1. ipucu, aranılan gerçeğe ulaştırabilecek iz.
    give someone a line on something: ipucu vermek.
kendi yolundan gitmek Fiil
bir şeyin bilinmeyen tarafını bulmak/meydana çıkarmak.
çok az erzakla idare etmek Fiil
birisine bir hususta bilgi vermek.
fiyatları istikrarlı tutmak Fiil
fiyatları istikrarlı tutmak Fiil
bir telefon hattını kontrol etmek Fiil
telefonda biriyle görüşmekte olmak Fiil
açık ve kuvvetle konuşmak Fiil
yanlış anlaşılmaması için açıkça belirtmek Fiil
mesleğini tehlikeye atmak Fiil
hattı kapamadan beklemek Fiil
trafiği tıkama
düzgün, bir hizada, aynı düzeyde/seviyede.
merkezi bir bilgisayara bağlanmış bilgisayar
bilgisayar bağlantılı
(a) ikisi arası, ne biri ne öbürü, (b) (tablo) en göze çarpacak yerde, (c) vaktinde/tam ödenmiş.
cash on the line.
tarifeye yeni bir sefer koymak Fiil
bir şey demeden imza atmak Fiil
noktalı çizgi üzerine imza atmak Fiil
fiyatların yükseleceği beklentisiyle belirli bir süre içinde bir ya da birkaç şirketin hisse senetlerini satın almak Fiil
montaj hattında çalışma