1. Fiil oyalanmak, sallanmak.
    loiter on one's way home.
  2. Fiil aylakça/serseriyane dolaşmak, başıboş/âvare gezmek, sürtmek.
    A suspicious character was loitering in the hall.
  3. Fiil
    loiter away: vakit öldürmek/kaybetmek, vaktini boş geçirmek.
  4. Fiil savsamak, işi sürüncemede bırakmak.
    loiter over a job.
bile bile/kasten suç işlemek.
to be charged with loitering with intent: kasten suç işlemekle itham edilmek.