1. Zarf sırf, sadece, ancak, yalnız, -den ibaret, -den başkası değil.
    I merely asked his name: Sadece
    adını sordum.
    I said it merely as a joke: Sırf şaka olsun diye söyledim.
    I merely want to know the truth: Sadece gerçeği bilmek istiyorum.
    It's merely a formality: Formaliteden başka bir şey değil.
  2. Zarf katışıksız, saf olarak, arı bir şekilde.
    Not mixedly but merely true and good.
  3. Zarf tamamıyla, tümüyle, bütünüyle, büsbütün.
(US) ev yemeği
sırf sana duyduğum saygıdan
sadece bir birey gibi davranmak Fiil
sadece birey olarak hareket etmek Fiil