1. savsamak, savsaklamak, ihmal etmek.
    The maid neglected her work. to neglect to reply to an invitation.
  2. bakmamak, dikkat/ihtimam göstermemek, dikkate/nazarı itibara almamak.
    to neglect one's health.
  3. unutmak, kusur etmek.
    Don't neglect to lock the door/locking the door when you leave. Don't neglect to water the plants.
  4. yapmamak, atlatmak, kaytarmak, yüzüstü bırakmak.
    to neglect one's business.
  5. aldırmamak, umursamamak, aldırış etmemek, önem vermemek, hesaba katmamak.
    He neglected his lawyer's advice.
  6. ihmal, savsama, dikkatsizlik, ihtimam göstermeme, yüzüstü bırakma, unutma, aldırmama, umursamama.
    The
    owner's neglect of repairs to his house.
  7. bakımsızlık, ihtimamsızlık, unutulma, ihmal olunma.
    an old person living in unhappy neglect. 8.
    neglecter:
    savsaklayan, ihmal eden, umursamayan, ihmalci/ dikkatsiz kimse.
görev ihmali
işini ihmal etmek Fiil
ailesini ihmal etmek Fiil
derslerini çalışmamak Fiil
borçlarını ödemeyi ihmal etmek Fiil
çocuklarını ihmal etme
karısının nafakasını kasıtlı olarak ihmal etme
ailesini tamamen ihmal etmek Fiil
ailesini tamamıyla ihmal etmek Fiil
ihmal edilmiş olmak Fiil
ihmal edilmiş olmak Fiil
döviz kurlarına müdahale edilmemesi ve kurların tamamen arz ve talebe göre belirlenmesini savunan kambiyo politikası İsim
çocuk ihmalkârlığı
ağır ihmal
tereke idare memuru
vasiyeti tenfiz memurunun vb ihmalkâr hareketleriyle kendilerine emanet edilen şeylere zarar vermeleri İsim
bağışlanabilir ihmal
kendi haline terk edilmiş
adi ihmal
ana babanın ihmali
ceza gerektiren ihmal
bakımsızlıktan kötü durumda olmak Fiil
ihmal etme
kasıtlı ihmal
(koca) karısının nafakasını kasıtlı olarak ihmal etme
bir önlem almayı ihmal etmek Fiil
bir fırsatı kaçırmak Fiil
iş ihmali
çocukların ihmali
görevi ihmal İsim, Hukuk
gerekli önlemler almada ihmal
gerekli önlemleri almada ihmal
önlem almayı ihmal etmek Fiil
sermek Fiil
nafakasını sağlamada ihmal