(US) sabit bir programa göre işlemek
Fiil
epey pahalıya çıkmak
Fiil
epey yüksek bir rakam tutmak
Fiil
(av) deliğe kadar kovalamak.
birinin yardımına koşmak
Fiil
(a) tohuma kaçmak, (b) kuvvetten düşmek, zayıflamak, güçsüzleşmek, bunamak.
bütçem bugünlerde biftek almaya müsaade etmiyor
zıt gitmek, aykırı düşmek, uymamak.
Sorry, but your ideas go/run counter to accepted theories.
(senet) 30 günlük vadesi olmak
Fiil
muhtelif vadeleri olan senetler
İsim
yakalayıncaya kadar kovalamak, buluncaya kadar aramak, (tilki vb.) inine kaçırmak.
aksine gitmek, karşı gelmek, (iş vb.) tezat teşkil etmek.
bir kanuna aykırı hareket etmek
Fiil
kanuna aykırı hareket etmek
Fiil
birinin menfaatine ters düşmek
Fiil
50 peni ile bir sterlin arası değişmek
Fiil
sekizden on üçe çalışmak
Fiil
bir güçlükten diğer bir güçlüğe koşmak
Fiil
birini şehre götürmek
Fiil
bagajı istasyona götürmek
Fiil
bagajı gara göndermek
Fiil
kendisinden bekleneni yapmak, mutadı üzere davranmak.
His actions ran true to form: Ondan zaten
bu beklenirdi, kendinden beklenildiği gibi davrandı.
bu onun başına belaya sokmak acak
senedin vadesi on beş gün sonra geliyor
kontratın bitmesine daha üç yıl var
fiyatların yükselmeye devam etmesi
kaza yapıp kaçan kişiye karşı savcılık tarafından dava açılması
(a) anlaşmazlık/ihtilâf halinde olmak.
to run afoul of the law: kanunla ihtilâfa düşmek. (b) engele/maniaya
çarpmak/raslamak.
The ship ran afoul of floating seaweed: Gemi deniz yosunlarına takıldı.
sağa sola saldırıp adam öldürmek.
The maniac ran amuck in the crowd shooting at random: Deli,
kalabalık içinde sağa sola saldırıp ateş ediyordu.
tabanları kaldırmak (argo)
Fiil
mevki için aday olmak
Fiil
(araba) boş viteste çalışma
arka arkaya talihin gülmesi
ancak (sadece) bu tarihten itibaren işlemeye başlamak üzere
işin içinden çabucak /kolayca sıyrılıvermek.
harman savurma makinesini kullanmak
Fiil
(sigorta) henüz vadesi dolmamış yıllar
İsim