1. tükürme(k).
    spit upon: yüzüne tükürmek.
  2. (tükürük vb.) saçma(k), etrafa sıçratma(k).
    The kettle spat boiling water over the stove.
  3. spit out: söylemek, açığa vurmak, ifşa etmek. spit it out! Söyle! Baklayı ağzından çıkar!
  4. tükürük, salya.
  5. böceklerin salyası.
  6. çisenti, serpinti.
    Here's spit in your eye! Sıhhatinize!
  7. şiş, kebap şişi.
  8. Coğrafya dil.
  9. şişlemek, şiş saplamak/geçirmek, meç saplamak.
serpinti
(a) cuckoo spit, (b) su yosunu: su yüzüne yayılan yeşil tatlısu yosunu.
=
the dead spit of
k.d. …'in tıpkısı, aynısı, tıpatıp benzeri.
She is the spitting
image of her mother: Tıpkı annesine benziyor. (Hık demiş burnundan düşmüş).
He's the dead spit of his father.
aşırı düzen/intizam/temizlik, titizlik (askerlikte olduğu gibi).
kan tükürmek Fiil
alına yapışık kâkül. İsim
açığa vurmak Fiil
söyleyeceğini söyle
tükürmek Fiil
kus(tur)mak.
serpiştirmek Fiil
serpelemek Fiil
serpilmek Fiil
birinin hık demiş burnundan düşmüş