1. kuşatmak, sarmak, ihata etmek.
  2. çevrelemek, (etrafını) çevirmek.
    The house was surrounded by high walls.
  3. muhasara etmek, çember içine almak.
    The town was surrounded by troops.
  4. çevre, muhit, etraf, sınır, çevreleyen/kuşatan şey.
bir kaleyi kuşatmak Fiil
bir konuşmacının etrafını almak Fiil