(a) yukarı çevirmek, çevirip kaldırmak, (b) kazıp çıkarmak, (c) bulmak, keşfetmek, meydana çıkarmak,
(d) şiddetlendirmek, artırmak, (e) vukubulmak, vukua gelmek, olmak, ortaya çıkmak, tahaddüs etmek.
till something better turns up: daha iyisi oluncaya kadar. (f) belirmek, gözükmek, çıkıvermek, zuhur etmek, gelmek, peyda olmak.
if anyone turns up: bir gelen olursa/şayet biri gelirse. (g) kıvırmak.
turn up the nose (at …): …'e burun kıvırmak/küçümsemek.