-
Fiil çelenklerle süslemek.
-
Fiil çelenk yapmak.
-
Fiil (halka gibi) etrafını sarmak/çevirmek/kuşatmak/bürümek.
Mist wreatheed the hilltops: Tepeleri sis bürüdü.
-
Fiil bezemek, kaplamak.
Her faces was wreatheed in smiles: Yüzünü tebessüm kaplamıştı.
-
Fiil halka halka yükselmek.
The smoke wreatheed on the chimney.