sol gözünü kullanamaz olmak
Verb
(önerge) kabul edilmemiş olmak
Verb
sermaye kazanç ve zararları
Noun
işçi-işveren anlaşmazlığı nedeniyle kaybolan işgünü
kaybolmuş gözüyle bakmak
Verb
kaybolmuş nazarıyla bakmak
Verb
birini kayıp kabul etmek
Verb
nefret, düşmanlık, husumet.
There was no love lost between the two brothers.
kaybedilmiş/ümitsiz dava, başarı olanağı bulunmayan girişim/atılım.
Noun
başarılı olması imkansız iş, durum veya kişi
Noun
zaman hattında (180 derece meridyeni) batı boylamından doğu boylamına geçilirken kaybedilen ve nazarı dikkate alınmayan gün
kayıp/kaybolmuş nesil:
Noun
Dünya Savaşının bitiminde olgunluk çağına gelen, kültürel ve duygusal kararlılıktan yoksun nesil.
Noun
bu nesle mensup Amerikan yazarlarından bir grup:
E. Hemingway, Fitzgerald, Dos Passos vb.
Noun
etkisiz, tesirsiz.
Good advice is lost on him.
to be lost on: etkilenmemek, tesir edememek, etkisiz/tesirsiz kalmak.
konşimentoda bulunan bu şarta göre sefer esnasında yük zayi olsa bile navlun taşıyıcıya ödenir
(deniz sigortası) ziyana uğrasın uğramasın (gemi sefere çıktıktan sonra yapılan deniz sigorta poliçelerine
konulan bu kloz ile sigortalının daha önced
sipariş alınmamasının ya da siparişin yenilenmemesinin nedenlerini açıklayan raporlar
Noun
kaçırılan sipariş raporları
Noun
kaybolmuş kıymetli kâğıtlar
Noun
iş kazasına bağlı işgücü kaybı
(a) tamamen ayrılmış, ilgisini kesmiş, kaybolmuş.
My son was lost to me when he married. (b) kapanmış,
olasılıksız, elinden çıkmış.
The chance of promotion was lost to him. (c) duygusuz, hissiz, vurdumduymaz.
He was lost to all sense of duty.
to be lost to all sense of shame: utanç duygusu kalmamak, ar damarı çatlamak.
kayıp aşiret: eski İsrailin Asurlulara esir düşen ve bir daha dönmeyen on kuzey aşireti.
Noun
kaybolmuş (bulunamayan) vasiyetname
boğulmuş olduğuna hükmedilmek
Verb
arada kaynamak, gümbürtüye gitmek, karambole gelmek
Verb, Idioms
derin düşüncelere dalmak
Verb
nakliyat sırasında kaybolmak
Verb
birini hiç etkilememek
Verb
bütün mürettebatıyla batmak
Verb
batıp tek kurtulan olmamak
Verb
kayıp hisse senetlerinin geçersiz olduğunu ilan etmek
Verb
hisse senetlerinin geçersiz olduğunu ilan etmek
Verb
şirketle olan sözleşmesi sona ermeyen bir müdüre şirketçe ödenen meblağ
ayrıntılar içinde kaybolmak
Verb
arada kaynamak, gümbürtüye gitmek, karambole gelmek
Verb, Idioms
birini gözden kaybetmek
Verb
bir konuda çaptan düşmek
Verb
kaybedilen toprakları geri almak
Verb
kaybedilen sahayı yeniden ele geçirmek
Verb
kaybolan zamanı telafi etmek
Verb
bir şeyin kayıp değerini ödemek
Verb
kaçırılan bir fırsatı yeniden ele geçirmek
Verb
kayıp bir eşyayı bulmak
Verb
kaybedilen bir şeyi ele geçirmek
Verb
nüfuzunu/itibarını tekrar elde etmek.
kaybolan zamanı yakalamak
Verb
kayıp malın değerinıalmak
Verb
kayıp malın değerini anlamak
Verb
kayıp bir eşyanın bulunup geri alınması
kaybolan enerjinin yeniden kazanılması
birbirlerini hiç sevmezler
Noun
kayıp malları aramak
Verb
kaybolan malları aramak
Verb
istek formu (ya da kayıp sipariş formu
(stokta olmayan mal siparişlerini takip etmede kullanılan sistem
Kutsal Hazine Avcıları
Proper Name, Cinema
Kayıp Dünya
Proper Name, Cinema