rivet

  1. perçin(lemek), perçin ile tutturmak.
    He riveted the metal sheets to the ship's bottom.
  2. (çivi vb. başını) çekiçle vurarak ezmek/yassıltmak.
  3. sağlamlaştırmak, tespit etmek.
  4. dikkatle bakmak, dikkatle gözlerini bir noktaya dikmek.
    rivet one's eyes: (perçinlenmiş gibi)
    gözlerini (bir noktadan) ayırmamak.
    My eyes were riveted on the gun she was holding.
  5. (bir kimsenin dikkatini/ilgisini) çekmek, ilgi uyandırmak.
    The strange sound riveted the attention of a passing policeman.
  6. (birbirine) bağlamak, bağlı tutmak.
havşalı perçin
yalama perçin
balata perçini
gözlerini bir noktaya dikmek Verb
  1. Noun kuş gözü