Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Sıfat kör, âmâ.
    a blind man/woman.
    blind in one eye: bir gözü kör.
    the blind: körler.

    Can the blind lead the blind? Kelin köseye ne yardımı olur?
    It is a case of the blind leading blind: Körün rehberi kör olursa sonuç böyle olur.
    to be blind to the consequences: sonucunu düşünmemek.
    turn a blind eye on/to something: görmemezlikten gelmek, göz yummak.
    He is as blind as a bat/a mole: Gözleri hiç görmez.
    blind with anger/with passion: öfkeden/ihtirastan gözü dönmüş/hiçbir şey görmez olmuş.
    to be blind to one's own interests: kendi çıkarını görememek.
    color-blind: renk körü.
  2. Sıfat görmek/anlamak istemeyen, görmemezlikten gelen.
    He is blind to all arguments: Bütün delilleri görmemezlikten geliyor.
  3. Sıfat (akla/mantığa sığmayan anlamında) kör.
    blind tenacity: kör inat.
    blind chance: kör talih.
  4. Sıfat körü körüne, düşünmeden.
    She had blind faith in his fidelity: Onun sadakatine körü körüne inanıyordu.
  5. Sıfat uyuşuk, dünyadan habersiz.
    a blind stupor.
  6. Sıfat sarhoş.
  7. Sıfat gizli, saklı, görünmez, görülmesi/anlaşılması zor.
    blind hemming: gizli etek baskısı.
    blind ditch: gizli hendek.
  8. Sıfat kimliği belirsiz/gizli/saklı, kime ait olduğu bilinmeyen.
    a blind ad signed only with a box number.
  9. Sıfat, Mimarlık deliksiz, geçitsiz (kemer vb.).
    blind door/window/arcade.
  10. Sıfat çıkmaz, geçit vermez.
    blind path: çıkmaz yol.
    blind alley: çıkmaz sokak.
  11. Sıfat aletli, gözle görülmeden/aletle yapılan.
    blind fliying: kör uçuş.
    to fly blind: aletle (kör) uçüş yapmak.
  12. Sıfat düşünüp taşınmadan, gözü kapalı, körü körüne.
    a blind purchase.
    to go at a thing blind:
    bir şey üzerine gözü kapalı gitmek.
  13. Sıfat körlere/âmâlara mahsus.
  14. Sıfat (mücellitlikte) oyma baskı: kitabın cildine mürekkep kullanmadan oyma kalıpla basılan resim, yazı vb..
  15. Sıfat kremasız pasta: pişirildikten sonra kreması konulmamış pasta.
  16. Sıfat kör perçin (çivisi).
  17. Geçişli Fiil körleştirmek, (geçici veya sürekli olarak) kör etmek, gözlerini bağlamak/kamaştırmak, göremez hale getirmek.

    The explosion blinded him.
    I was blinded by the bright light: Parlak ışık gözlerimi kamaştırdı.
  18. Geçişli Fiil karartmak.
    The room was blinded by heavy curtains.
  19. Geçişli Fiil köreltmek, akıl ve muhakemesini işlemez hale getirmek.
    a resentment that blinds his good sense:
    sağduyusunu körelten bir kin.
  20. Geçişli Fiil gölgede bırakmak, küsufa uğratmak.
    a radiance that doth blind the sun: güneşten daha parlak bir ışınlama.
  21. Geçişli Fiil saklamak, gizlemek.
  22. İsim perde, abajur, ıstor, gölgelik vb. gibi ışığı geçirmeyen/görüşe engel olan şey.
    Venetian blind:
    jaluzi.
    roller blind: istor.
  23. İsim avcı siperi: avcıların gizlendikleri dal, çalı vb..
  24. İsim şaşırtmaca, örtmece, gösteriş: gizli bir maksat veya yasa dışı faaliyeti örtmeye yarayan eylem/kurum
    vb.
    The store was just a blind for their gambling operation.
  25. İsim tuzak.
  26. İsim içki âlemi, cümbüş.
  27. İsim (pokerde) elini bilmeden sürülen pey.
  28. Zarf delice, şuursuzca, sonunu düşünmeden.
    He drank himself blind: Şuursuzca içip sarhoş oldu.
  29. Zarf ilerisini/önünü görmeksizin, körü körüne, kör gibi.
    He was driving blind through the snowstorm:
    Tipide ilerisini görmeden arabayı sürüyordu.
  30. Zarf rehbersiz, bir yol gösteren olmadan.
    They were working blind and couldn't anticipate the effect of
    their action: Çalışmalarında onlara bir yol gösteren yoktu ve faaliyetlerinin sonucunu tahmin edemiyorlardı.
  31. Zarf gözü kapalı, bakmaksızın.
    It's so easy I could do it blind: Bu öyle kolay ki, gözüm kapalı yapabilirim.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

(wall , window) blind
sağır
asylum for the blind
körler evi
be blind
gözü görmemek Fiil
be in cbd- blind
paragöz olmak Fiil
colo (u) r blind
renk körü
colour blind
renkkörü
fly blind
kör uçuş yapmak, yalnız aletleri kullanarak ilerisini görmeden uçmak.
home for the blind
görme özürlüler yurdu
literature for the blind
görme özürlüler için yazılmış yapıtlar
may he go blind
kör olası!
metal blind
madeni kepenk
night- blind
gece körü
night- blind
tavuk karası olan
roller blind
stor perde
roller blind
stor
snow blind
kar körü
stone blind
körkütük sarhoş
sun blind
panjur
sun blind
güneş ışığından kör olmak Fiil
sun blind
güneş ışığından kör olma
the blind
körler, âmâlar.
Venetian blind
pancur, jaluzi.
window blind
güneşlik.
blind advertisement
ilan veren şirketin adının geçmediği
blind advertisement
kör reklam
blind alley
çıkmaz sokak. İsim
blind alley
çıkmaz, içinden çıkılamayacak müşkül durum.
That line of reasoning will only lead you up another blind alley. İsim
blind alley
çıkmaz sokak İsim
blind approach
kör yaklaşma
blind approach
kör yaklaşım
blind area
rutubet tecrit sahası İsim
blind as a bat
gözleri çok zayıf, hemen hemen kör.
She's blind as a bat.
blind bombing
görmeden bombalama
blind carbon copy
fazla suret
blind carbon copy
ilave kopya
blind chance
kör talih
blind coal
antrasit
blind copy
bir kimseye
blind copy
kendinin önceden haberi olmadan gönderilen mektup kopyası İsim
blind corner
kuytu köşe
blind curve
kapalı viraj
blind date
tanışıksız buluşma/randevu: birbirini tanımayan bir kadınla erkek arasında ekseriya üçüncü bir şahsın düzenlediği buluşma. İsim
blind date
tanışıksız buluşanlardan herbiri. İsim
blind deference to authorities
makamlara körü körüne itaat
blind door
pancurlu kapı. İsim
blind drunk
zilzurna
blind drunk
zom
blind drunk
körkütük sarhoş
blind entry
bunun dışında yeterli bir kayıt için gerekli bilgileri içermeyen ya da belgelerle desteklenmeyen kayıt
blind entry
kör giriş
blind entry
yalnız borç ve alacaklı tutarını gösteren
blind excuse
bahane
blind excuse
uydurma bahane
blind figure
kötü yazılmış
blind figure
okunmayan rakam
blind figure
okunması zor rakam
blind flange
kör flanş İsim
blind flight
kör uçuş
blind flying
kör uçuş
blind flying
kör uçma
blind follower of a cause
softa
blind gut
körbağırsak. İsim
blind headline
reklamı yapılan ürünün ne olduğunu belli etmeyen ilan veya reklam başlığı
blind headline
yetersiz manşet
blind landing
kör iniş
blind letter
yollanan kişinin bulunmadığı mektup
blind letter
yollanan kişinin bulunamadığı mektup
blind letter
yanlış adresli mektup
blind love
kara sevda
blind man
âmâ
blind man
kör
blind man's bluff
körebe İsim
blind man's buff
körebe oyunu
blind obedience
körü körüne bağlanma İsim
blind offer
üstü kapalı teklif (genellikle okuyucunun reklama gösterdiği dikkati ölçmek amacıyla , bir reklama göze
batmayacak biçimde yerleştirilmiş bir teklif
blind person
kör
blind person
âmâ
blind pig
kaçak meyhane. İsim
blind pool
yatırım yapanın hangi emlakların alınacağını bilmediği bir kooperatife yatırılan paraların söz konusu olduğu yatırım programı
blind pool
ortak bir girişimdeki yöneticilerin sınırsız yetkisi
blind product test
marka bildirmeden yaptırılan ürün değerlendirmesi
blind product test
kör ürün testi
blind shell
ateş almama
blind shell
kör mermi
blind side
kör taraf: bir kimsenin baktığı yönün aksi. İsim
blind someone with a hot iron
gözlerine mil çekmek Fiil
blind spot
kör nokta: retinada görme sinirlerinin gözden ayrıldığı ışığa duyarsız nokta. İsim, Anatomi
blind spot
cehalet, bilgisizlik: bir kimsenin habersiz, bilgisiz veya peşin hükümlü olduğu konu/alan.
She has
a blind spot where new scientific developments are concerned.
İsim
blind spot
radyo işaretlerinin pek zayıf olduğu bölge. İsim
blind spot

dead spot ile ayni anlama gelir. salon, stadyum vb.'de görüş ve duyuşun pek fena olduğu yer. İsim
blind spot
kör nokta İsim, Otomotiv Sanayii
blind staggers
stagger (5).
blind staggers
(at, sığır, vb. de) delibaş, damla hastalığı: körlük ve yürüme dengesizliği yapan bir hastalık. 6.
staggerer:
sendeleyen kimse, şaşırtan afallatan şey/kimse.
blind staircase
gizli merdiven
blind tiger
kaçak meyhane. İsim
blind turning
kör dönemeç
blind valley
çıkmaz vadi İsim, Coğrafya
blind wall
sağır duvar
blind window
kör pencere: pencere hissi veren duvar süsü. İsim
a blind man
görme özürlü
a blind man
kör
a blind man
ama
be blind drunk
zom olmak Fiil
be blind to the facts
gerçekleri görmemek Fiil
become blind (to danger
basireti bağlanmak Fiil
lead a blind man
bir görme özürlüsüne rehberlik etmek Fiil
remain blind to ...
...'i görmemezlikten gelmek Fiil
remain blind to ...
...'i görmezden gelmek Fiil
remain blind to ...
...'i görmezlikten gelmek Fiil
turn a blind eye to ...
...'i görmezden gelmek Fiil
turn a blind eye to ...
...'i görmezlikten gelmek Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.