1. yem, hayvan yemi (davar, sığır ve atlara verilen) ot, saman, arpa.
  2. yem arama.
  3. yiyecek/erzak peşinde koşma.
  4. akın, çapul, hücum, baskın.
  5. aramak, araştırmak.
    She foraged about in her handbag for ten minutes, but she couldn't find her key.
  6. yem/yiyecek/erzak vb. aramak/tedarikine uğraşmak.
    The campers went foraging for wood to make a fire.
  7. yağma/talan etmek, çapulculuk yapmak.
    to forage the countryside.
  8. yemlemek, (hayvanlara) yem vermek.
ceplerinin içini dışarı çıkarmak Fiil
yeşil ot
kâğıt dılar arasında aramak Fiil
kâğıtlar arasında aramak Fiil
asker kepi/başlığı.