forthcoming

gelecek, (zamanca) yakın, (meydana) çıkacak, zuhur edecek, belirecek, önümüzdeki.
forthcoming events:
gelecek olaylar.
The forthcoming week we will be busy: Önümüzdeki hafta meşgul olacağız.
hazır, emre âmade, mevcut.
She needed help, but none was forthcoming.
No help was forthcoming: Yardımdan eser yoktu.
(Genellikle olumsuz tümcelerde) yardıma hazır, dost, yakın, ahbap.
I asked several villagers the way
to the river, but none of them were very forthcoming: Köylülere nehir yolunu sordum, fakat hiçbiri cevap vermedi.
(beklenen bir şeyin) zuhur(u), oluş, vuku, meydana geliş.

yeni çıkan kitaplar İsim

yer alacak olan müzakereler İsim

gelecek oturum

Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.

İngilizce-Türkçe