1. Fiil esinle(n)mek, ilham etmek/vermek/almak.
    Her beauty inspired him (= he was inspired by her beauty)
    to write the song. inspired poets/artists. in an inspired moment.
  2. Fiil telkin etmek, (duygu/düşünce/fikir vb.) uyandırmak/aşılamak/vermek.
    to inspire confidence in someone
    = to inspire someone with confidence: birisine güven telkin etmek.
    to inspire courage in someone
    He inspires hate/dislike in me: Bende nefret uyandırıyor.
  3. Fiil etkilemek, zorlamak, sevketmek, itmek, sürüklemek.
    Threats don't necessarily inspire people to work.
  4. Fiil heyecanlandırmak, canlandırmak, harekete geçirmek.
    His words inspired the crowd.
  5. Fiil vahiy gelmek, Tanrıdan ilham vaki olmak.
  6. Fiil (ilâhî tesirle) yönetmek, sevk etmek.
    Let God's will inspire you.
  7. Fiil soluk almak, (havayı/soluğu/nefesi) içine çekmek.
  8. Fiil uydurmak, (uydurma haber vb.) yaymak.
    His enemies inspired false stories about him.
  9. Fiil yaratmak, doğurmak, husule getirmek, uyandırmak.
    to inspire fear.
  10. Fiil (üfleyerek) hayat vermek, canlandırmak.
  11. Fiil etkilenmek, mülhem olmak, etkisi altında kalmak.
    He was particularly inspired by the Romanticists.
itimat telkin etmek Fiil
güven vermek Fiil
korku vermek Fiil
birine güven telkin etmek Fiil
birine saygı telkin etmek Fiil