harcayacak parası olmak
Fiil
Sana soran oldu mu?
Cümle, Deyim
Sana soran olmadı!
Cümle, Deyim
Sen kendi işine baksana!
Cümle, Deyim
zengin iken, parası pulu varken.
tam o sırada, o anda, (bir işi) yapar yapmaz.
I had hardly opened the door (= Hardly had I opened the door) when he hit me:Tam kapıyı açtığım anda (kapıyı açar açmaz) bana vurdu.
en sonunda, sonuç olarak.
Doğum ne zaman bekleniyor?
Cümle
okul ne zaman açılmak lıyor ?
Roma'da isen Romalı gibi davran.
Cümle, Deyim
Bulunduğun yerin adetlerine uy.
Cümle, Deyim
when has
: when's = that ever been the case?
üye devletler bu önlemleri kabul ettiğinde (kendi hukukunda)
çıkmaz ayın son çarşambası
Zarf
balık kavağa çıkınca
Zarf
iş o kerteye gelince, durum ciddîleşirse, bıçak kemiğe dayanırsa.
Cahil kimse iyiyi kötüden ayırt edemez/Geceleyin herşey siyah görünür.
Sıfat
Kedi olmazsa sıçanlar cirit oynar/Korku olmazsa herkes istediğini yapar.
ortalık yatışınca, kavga/gürültü sona erince.
kanun yürürlüğe girdiğinde
kira sözleşmesi bitiminde
canım ne zaman isterse, aklıma estiği zaman.
ayılınca, akılları başlarına gelince, kendilerine gelince.
When they came to themselves they found their money had been stolen.
uygun bir zamanınızda
Zarf
müsait bir vaktinizde
Zarf
size uygun bir zamanda
Zarf
size uygun bir zamanda
Zarf
müsait bir vaktinizde
Zarf
uygun bir zamanınızda
Zarf
gerekirse, icabederse, ihtiyaç hasıl olursa, gerektiği/icabettiği zaman, ne zaman lâzım olursa.
Take money from the bank as the need arises.
zamanı gelince düşünmek
Fiil
yolunu kesmek
Fiil, Ulaşım
düşkünezenlik etmek, düşene bir tekme de kendisi vurmak.
Kick him down: Vur abalıya!
iş o kerteye gelince, durum ciddîleşirse, bıçak kemiğe dayanırsa.
düşmüş birine tekme atmak
Fiil
vadesi gelince bir borcu ödemek
Fiil
vadesi gelince bir borçu ödemek
Fiil
faizi vadesi gelince ödemek
Fiil
emekliye ayrılınca bahçıvanlıkla uğraşmaya başlamak
Fiil
senedi vadesinde ödemek
Fiil
bir senedi vadesi gelince ödemek
Fiil
Ne zaman döneceğini bilmek imkansız.
Ne zaman döneceği bilinmez.
O konuyu zamanı gelince düşünürüz