çekici

Turkish-English Translation

  1. Adjective lovely
  2. attractive
  3. desirable
  4. fascinating
  5. winning
  6. Adjective sexy
  7. Adjective glamorous
  8. Information Technology tractor
  9. appealing
  10. good
  11. inviting
  12. darling
  13. belle
  14. swinging
  15. seductive
  16. engaging
  17. enchanting
  18. spicy
  19. Adjective sensuous
  20. lovable
  21. alluring
  22. beguiling
  23. nice
  24. catchy
  25. debonair
  26. comely
  27. winsome
  28. dishy
  29. snazzy
  30. Noun, Automotive wrecker
  31. catching
  32. dragging
  33. prepossessing
  34. toothsome
  35. tractive
  36. magnetic
  37. fetching
  38. good looking
  39. likable likeable
  40. lovesome
  41. swish
  42. pin up
  43. salvage tug
  44. towing vehicle
  45. towtruck
  46. Noun, Automotive breakdown lorry
  47. Noun, Automotive breakdown truck
  48. Noun, Automotive tow truck
  49. canny
  50. pulchritudinous
  51. savo
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

çok çekici
devastating
çok çekici
irresistible
çok çekici
luscious Adjective
çok güzel ve çekici
smashing
dikkat çekici
noteworthy Adjective
dikkat çekici
invincible Adjective
duvar çekici
gavel
fabrika çekici
tilt
giderek daha çekici
grow on
hakimin çekici
gavel Noun, Law
ilgi çekici
larger-than-life Adjective
ilgi çekici
interesting
ilgi çekici
meaty Adjective
ilgi çekici
gripping
karşı cinsten çok çekici
dreambot
oto çekici
breakdown lorry
şüphe çekici
suspect Adjective
yarı-römork çekici
semi-trailer tractor Noun, Transport
yüze çekici
adsorbent
çekici araç
towing vehicle Noun, Transport
çekici başlangıç maaşı ve son derece cömert yan ödemeler
excellent starting base salary plus unusually generous fringe benefits Noun
çekici bir tarzda
prettily
çekici faktör
pull factor Noun
çekici gelmek
to appeal Verb
çekici güç
attractive power
çekici insan
charmer
çekici katarı
tractor combination Noun, Transport
çekici olmak
to appeal Verb
çekici olmayan
shapeless
çekici olmayan kadın ya da erkek
wallflower
çekici reklam
appealing advertising
çekici teklif
tempting offer
çekici yanı olmama
without appeal
çekici yön
seduction Noun
(bir şeyi) daha çekici hale getirmek
to glamorize Verb
(menkul değerler) uzun vadede çekici olmak
to have long-term appeal Verb
belirli etnik gruplara çekici gelen turizm biçimleri
ethnic travel Noun
bir iş anlaşmasının çekici gelen özelliği
hooker
bir işi mümkün olduğunca çekici görünür yapma
job enrichment
birine bir projeyi çekici kılmak
to sell someone a project Verb
birine çekici gelmek
to reel someone in Verb
birini çekici bulmak
to have the hots for someone Verb
birşeyi daha dikkat çekici hale getirmek
to add to something Verb
birşeyi dikkat çekici hale getirmek
to bring out something Verb
çok çekici olmak
to be a big draw Verb
daha çekici yapmak
to sweeten Verb
demiryollarında çekici araçlar
hauling stock
dikkat çekici biçimde
conspicuously Adverb
dikkat çekici bir şekilde
prominently Adverb
dikkat çekici derecede
strikingly Adverb
dikkat çekici hale getirmek
to signalize Verb
film çekici kamera
movie camera
görünüşü çekici kendisi değersiz şey
gewgaw
halka çekici gelme
appeal to the public
iletişim medyasına çekici gelen
mediagenic
ilgi çekici bir şekilde
interestingly Adverb
ilgi çekici bir yanı olmamak
to be void of interest Verb
ilgi çekici nesne
novelty Noun
ilgi çekici olay
highlight
ilgi çekici olmayan
strictly for the birds
ilgi çekici özelliklere sahip olmak
to have something to offer Verb
ilgi çekici yan
attraction Noun
ilgi çekici yer
place of interest
ilgi çekici yerleri gezmek
to sightsee Verb
medyaya çekici gelen
(US) mediagenic
oto çekici üstü kapalı kamyonet
breakdown van
römork çekici araç
trailer towing vehicle Noun, Transport
turistler için çekici yer
hotspot Noun
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Çekmek işini ... götüren araç
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.