évent

olağanüstü/beklenmedik bir durum/olay.
acı bir olay
işin sonucunu beklemek Verb
olumsuz gelişme
iş işten geçtikten sonra akıllanmak/ aklı başına gelmek.
tesadüf
bir olayı yakışır bir törenle kutlamak Verb
bir olayı yakışır bir törenle kutlamak Verb
tesadüfi olay
tesadüf
(Br) gelir vergisi ya da sermaye kazançları vergisi verilmesine yol açan herhangi bir olay ya da işlem
tarihi olay
günlük olay
bir olayın yer alabileceğini dikkate almak Verb
akşamın başarıyla sonuçlanan olayı
olay, vak'a, (önemli) hadise.
The chief events of 1986: 1986 yılının başlıca olayları.
current
events: günün olayları.
Noun
sonuç, netice, akibet, son.
We made careful plans and awaited the event. Noun
oluş, hal, durum. Noun
yarışma, oyun, karşılaşma. Noun, Sports
Özel günlerde dışarıya yemek hizmeti sunan işletmelerin faaliyetleri (NACE kodu: 56.21) Noun, Trades-Professions
Dışarıya yemek hizmeti sunan işletmelerin (catering) faaliyetleri ve diğer yiyecek hizmetleri faaliyetleri (NACE kodu: 56.2) Noun, Trades-Professions
temerrüt hali
olaya dayalı Information Technology
olay ufku Noun, Physics
uluslararası önemde olay
zarar durumu
savaş durumu
(koşudan başka) açık hava yarışması. Noun
tahmin edilebilecek olay
rastlantı
beklenmedik olay
tesadüfi olay
sinirlendirici olay
bir bebeğin oluşu
tarihi olay
tarihi olay
bir olayın yakında yer almasının beklenmesi
bir olayın yakın da yer almasının beklenmesi
doğaçlama
(gelecekte) ne olursa olsun, her halükârda, herhalde, mutlaka, behemehal.
I'll probably see you tomorrow,
but in any event I'll telephone.
herhalde, her iki halde de, ister öyle ister böyle olsun, her halükârda.
I don't know whether I'm
going by car or by train, but in either event I'll need money.
o takdirde, o zaman.
It may rain, in that event we won't go.
öyle oldu ki, fi'liyatta, tahmin hilâfına, iş ciddîleşince.
We were afraid he would be nervous on
stage, but in the event he performed beautifully.
… ise Conjunction, Law
eğer … ise Conjunction, Law
… olması halinde Conjunction, Law
… halinde, … takdirde, … ise.
In the event of rain the party will be held indoors.
ölüm halinde
ölüm vuku unda
ölüm vukuunda
temerrüt halinde
uyuşmazlık halinde
hastalık vukuunda
başarı durumunda
savaş durumunda
eğer, şayet, … olduğu takdirde, … olması halinde, … ise.
In the event that the roads are icy, we will
not come: Yollar buzlu olursa gelmeyiz.
eğer … ise Conjunction, Law
… ise Conjunction, Law
… olması halinde Conjunction, Law
kazara gelecek olursa
kaçınılmaz olay
sigortalanmış durum
münferit olay Noun
kanun konmasına neden olan olay
kanun konmasına neden olan olay
hasar olayı
zurnanın zırt dediği yer Noun
topluma duyurulmak istenen olay.
doğal olay
doğa olayı
umulan ya da beklenilen kadar önemli çıkmayan olay
unutulmayacak olay
açık hava etkinliği Noun
olası olay
muhtemelen yer alacak olay
haber niteliği kazanacak bir olayın önceden düzenlenmesi
ilgi uyandıracağı bilindiğinden
büyük hadise
satış olayı
ilmi organizasyon Noun
ciddi advers olay (CAO) Noun, Medicine
toplumsal olay
eğlence
müsamere
gösteri
spor faaliyeti
vergiyi doğuran olay Noun, Law
vergi yükümlülüğü doğuran olay Noun, Law
bir olayı kaynağına kadar izlemek Verb
beklenmedik durum
(medeni hukuk) beklenmedik durum
terslik
bir olayın canlı anlatımı
yanlış bir iş yapıldıktan sonra akıl öğretme, tekerlek kırıldıktan sonra doğru yolu gösterme.