dutch

  1. Noun, Language-Literature felemenkçe
  2. Adjective Hollandalı
  3. Hollanda+, Felemenk+.
  4. Hollandalı, Felemenkli.
  5. Hollandaca, Felemenkçe.
  6. Hollandaya/Hollandalılara/Hollanda diline ait.
  7. Pensilvanyada Hollanda asıllı kimse(lere ait).
  8. Alman/Töton ırkından kimselere ait.
(Br) insanın karısı
tuhaf/acayip olmak, akıl ermemek.
It beats the Dutch how Tom disappeared suddenly: Tomun birdenbire
kayboluşu doğrusu pek acayip!
(a) çok acayip/görülmemiş bir şey yapmak, (b) çok tuhaf/acayip olmak.
That beats the Dutch: Çok
acayip! Şaşılacak şey! Hayret doğrusu!
Afrikaans
Afrikaans.
çapraz ip atlama: iki kişinin aynı anda zıt yönlerde çevirdiği iki ipten atlama. Noun
anlaşılmaz dil.
(ziyafet/içki vb. de) masrafları paylaşmak, herkes kendi masrafını kendisi ödemek.
(a)
argo başı dertte.
get in Dutch: başı derde girmek, belaya çatmak. (b) (birinin) gözünden
düşmüş, itibarını kaybetmiş.
karım.
(a) 18'inci yüzyılda GB Almayadan gelip buraya yerleşen halk, (b)
Pennsylvania German ile ayni
anlama gelir. bu halkın konuştuğu Almanca şivesi.
anlaşılmaz bir dille konuşmak Verb
alıcı çıkıncaya kadar fiyatın indirildiği mezat.
içki masasında yapılan pazarlık ve anlaşma.
duvarsız ambar
sert tuğla.
rahim kapağı, gebe kalmamak için kadınların cinsî münasebet esnasında rahim başına yerleştirdikleri kapak.
Hollanda peyniri.
sarhoş cesareti, içkiden gelen çılgınca cesaret. Noun
doğal bir kaynağın bulunması sonucu bir ekonomide endüstrinin gerilemesi
ikili kapı: ortadan ikiye bölünmüş olup üst ve altı ayrı ayrı kullanılabilen kapı. Noun
Endonezya Cumhuriyetinin eski adı. Noun
karaağaç hastalığı:
Ceratostomella ulmi mantarının karaağaçlarda sebep olduğu yaprakları sarartıp
solduarak döken bir kastalık.
Noun
Hollanda altını: ince levhalar haline getirilip altın yaprak yerine kullanılan bakır-kalay-çinko alaşımı. Noun
Hollanda altını: ince levhalar haline getirilip altın yaprak yerine kullanılan bakır-kalay-çinko alaşımı. Noun
Hollanda altını: ince levhalar haline getirilip altın yaprak yerine kullanılan bakır-kalay-çinko alaşımı. Noun
Hollanda altını: ince levhalar haline getirilip altın yaprak yerine kullanılan bakır-kalay-çinko alaşımı. Noun
Hollanda güveci: ağır ateşte et vb. pişirmeye mahsus kapağı sıkıca kapanan kalın çeperli kap. Noun
ateşin önünde et pişirmeye mahsus önü açık madenî kap. Noun
Hollanda fırını: duvarları önceden ısıtılmış tuğlalı fırın. Noun
çini soba
herkesin kendi masrafını ödediği toplu eğlence. Adjective
sert ve müsamahasız kimse, sözünü sakınmayan/tenkitçi kimse.
talk to someone like a Dutch uncle:
babaca konuşmak, baba gibi sert bir şekilde azarlamak.
He talked to her like a Dutch uncle.
Noun
Hollanda Antilleri:
Aruba, Bonaire, Curaçao, Saba ve
St. Eustatius adaları.
birini dostça ama şiddetle azarlamak Verb
babaca konuşmak Verb
felemenkçe