var

English-Turkish Translation

  1. = Visual Aural Range.
  2. variant.
  3. variation.
  4. variety.
  5. vario-meter.
  6. various.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

Video Assistant Referee (VAR) system
video yardımcı hakem (VAR) sistemi, video yardımcı hakem (VAR) uygulaması Noun, Football
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. available
  2. present
  3. existing
  4. going spare
  5. in existence
  6. in attendance
  7. at hand
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

ateşi olmak
have a fever Verb, Medicine
ateşi olmak
run a fever Verb, Medicine
ateşi olmak
have a temperature Verb, Medicine
ateşi olmak
run a temperature Verb, Medicine
Çişim var.
I have to go. Sentence, Idioms
Tuvaletim var.
I have to go. Sentence, Idioms
video yardımcı hakem (VAR) sistemi
Video Assistant Referee (VAR) system Noun, Football
video yardımcı hakem (VAR) uygulaması
Video Assistant Referee (VAR) system Noun, Football
(genellikle kötü şeyler) ne ararsan var
the devil and all
1000 dolarlık alacak bakiyeniz var
present a balance of $ 1000 to your credit
acelesi var
urgent
acelesi var
he is in a hurry
adı var
having an undeserved reputation
adı var
existing only by name
aile de var
it runs in the family
aklından zoru var
off one's head own
altıya yedi var
seven by six
aması var
there is a but
aralarında bir hısımlık var
there is a certain affinity between them
aralarında dağlar kadar fark var
poles apart
arkası var
to be continued
aslı var
it is founded on fact
beterin beteri var
the very worst
bir de … konusu var
to say nothing of … Adverb
bu firmanın kan değişimine ihtiyacı var
the firm needs new blood
bugün çok işim var
I am really pressed today
cehenneme kadar yolu var
he can go to hell for all I care
çok itibarlı müşterileri var
they have some prestigious accounts
devamı var
to be continued
dikkat köpek var
beware of the dog
fransızca iyi bir temeli var
she has a good ground in French
Hakkın var
I'll give you that
her şeyin bir zamanı var
all in good time
herşeyin zamanı zemini var
there's time and a place for everything
hukuka aşina olmak göz aşinalığım var
familiarity with the law I know him by sight
iyi kulağı var
to have an ear for music
kaç eksik var
how many are missing
kaldırılması gereken birçok kötü gelenek ve kanun var
there are many bad customs and laws that ought to be abolished
kanında var
in one's blood
kişiliğinde var
in one's blood
kontratın bitmesine daha üç yıl var
the contract has three more years to run
müzik kulağı var
to have an ear for music
ne var
what's cooking ?
onun parası var
he's lousy with money
sadece ayakta duracak yer var
standing room only
sahtekârlıktan uluslararası tutuklama emri var
he is being pursued on an international warrant for fraud
selamı var
he gives you his regards
yirmi kişilik yer var
there is seating accomodation for 20 people
yolda viraj var
there is a bend in the road
var etmek
to call into being Verb
var gücüyle saldırmak
to go at it hammer and tongs Verb
var gücüyle üstüne atılmak
to go at it hammer and tongs Verb
var kılmak
to call into existence Verb
var kuvvetiyle
with all this might
var ol !
good for you ! Bravo
var olan
existent
var olan
existential
var olan şey
existing
var olduğu bilinmek
to be known to exist Verb
var olmak
to come into being Verb
var olmak
to see the light of day Verb
var olmak
to come up Verb
var olmak
to be Verb
var olmak
to live Verb
var olmak
to exist Verb
var olmak
to breathe Verb
var olmak
to subsist Verb
var olmak
to obtain Verb
var olmamak
to cease to exist Verb
var olmaya devam etmek
to exist Verb
var olmaya muktedir
able to exist
var olmayan
nonexistent
var olmayan şey
nonentity
var olmayış
nonexistence
var oluş
existence
... ile ne alıp veremediğin var?
What do you have against ...?
... isteyen var mı?
Anybody up for ...?
... isteyen var mı?
Anyone up for ...?
...'de adını koyamadığım birşeyler var.
There's something about ....
...'de şeytan tüyü var.
There's something about ....
...'le aranızda birşey mi var?
What's going on between you and ...?
...mekte fayda var.
It doesn't hurt to .... Sentence
...meye ne hakkım var?
Who am I to ...?
…den ne haberler var?
How about ...? Sentence
açık yedekler (belli ihtiyatlar , fiilen var olan yedek akçe
visible reserves
Akşam yemeğinde ne var?
What's for dinner?
Akşam yemekte ne var?
What's for dinner?
Akşama ne yemek var?
What's for dinner?
alemi var mı ?
is it really proper
aslında var olan
inbred
aynı zamanda var olan
coeval
Başka bir işim var.
I have plans.
başlangıçta var olan
primordial
Binlerce … var.
There are any number of …s. Sentence
Binlerce … var.
There is any amount of …. Sentence
bir arada var olmak
to coexist Verb
Bir eksiklik var.
It leaves something to be desired.
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
Two heads are better than one. Sentence
Bir gariplik var.
Something's wrong.
Bir sorun mu var?
Is there some problem?
Bir sürü … var.
There are any number of …s. Sentence
Bir sürü … var.
There is any amount of …. Sentence
Bir tuhaflık var.
Something's wrong.
Birşey daha var, ...
One more thing, ...
Bu işte bir yanlışlık var.
That doesn't sound right.
Bunun ... katı krediye ihtiyacımız var.
We need ... times more loans.
çakı gibi bir şeyin var mı ?
have you such a thing as a penknife
çok eskiden beri var olan
agelong
çok eskiden beri var olan
of long standing
daha önce de var olmak
to pre exist Verb
daha önde de var olma
pre existence
doğumdan beri var olan leke
birth mark
doğuştan itibaren var olan
congenital
doğuştan var olan devrolunamayacak hak
inherent right
doğuştan var olan hak
inherent right
doğuştan var olan yüzde veya vücuttaki leke
birth mark
elde var üç
carry three
eskiden beri var olan
of long standing
gazetecilerin var olduğunu ileri sürdükleri bilme hakkı
right to know
gerçekte var olmayan bir kimsenin adı olması
fictitious payee
gerçekten var olduğuna inanılması güç olmak
to too good to be true Verb
gerçekten var olma
reality Noun
gerçekten var olmak
to really exist Verb
gerçekten var olmak
to actually exist Verb
görünüşte var olan yetki
ostensible authority
hakkın var gibi görünmesi
the appearance of a right
hâlâ var olan
extant
Havada aşk kokusu var.
Love is in the air. Sentence
Her işin bir sırası var.
First things first.
Herşeyin bir zamanı var.
All in good time.
hiçbir şeyin gerçekte var olmadığı inancı
nihilism
İçimde kötü bir his var.
I've got a bad feeling about this.
İçimde kötü bir his var.
I have a bad feeling about this.
İşim var.
I have plans.
işin gereği var olan risk
incidental to employment (risk)
kanında var olmak
to be inherent in the blood Verb
Kaybedecek neyin var?
What do you have to lose?
kendi başına var olan dava
separate action
masada iki kutu var hangisini istersen al
there are two boxes on table, take either
Ne farkı var ki?
What's the difference?
Ne faydası var?
What's the point?
ne var gene
now what's the trouble
ne var ki
still Noun
ne var ki
despite that Noun
ne var ki
yet Noun
ne var ki
only
ne var ki
but Noun
ne var ki
in spite of that Noun
ne var ki
even so Noun
ne var ki
however Noun
Ne var ki,
However,
Ne var ne yok?
What's going on?
ne var ne yoksa
caboodle
Ne var?
What is it ?
Ne var?
What?
Ne var?
What's the matter?
Nesi var bunun?
What's with him?
Nesi var bunun?
What's his problem?
nesi var nesi yoksa
bag and baggage
Neyi var?
What's his problem?
Neyin var?
What's wrong?
ödenmesi gereken bir şey var mı ?
is there a charge
önceden var olan
pre existing
önceden var olan borçlar
pre-existing debts Noun
önceden var olan sorumluluk
preexisting liability
önceden var olmak
to already exist Verb
sadece muhasebe defterinde var olan ama para olarak gerçekleşmemiş kâr
book of prime entry book profit
Sayılamayacak kadar çok … var.
There are any number of …s. Sentence
Sayılamayacak kadar çok … var.
There is any amount of …. Sentence
Sende bir değişiklik var.
There's something different about you.
Senin neyin var?
What's going on with you?
Seninle görülecek hesabım var.
I've got a bone to pick with you.
sonsuzca var olmak
to be here for keeps Verb
Sorusu olan var mı?
Are there any questions? Sentence, Education-Training
Söylediğinde haklılık payı var.
You have a point.
şu da var ki
mind you
tarihte gerçekten var olmuş
historicity
tarihte gerçekten var olmuş olma
historicity
toplantı da kaç kişi var ?
what was the attendance at the meeting
yalnız kavram halinde var olma
ideality
yapısında var olan
inherent Adjective
yaradılıştan var olan kusur
inherent defect
Yine ne var?
What now?
zaten var olmak
to already exist Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Kâinatta veya ... mevcut olan
  2. Sonuna geldiği ... anlamları katar
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.