bail out

  1. (a) uçaktan parşütle atlamak.
    The pilot bailed out of the plane before it crashed. (b)
    argo
    (bir şahıs veya şirketi) zor durumdan kurtarmak, paraca yardım etmek.
    The corporation bailed out its failing subsidiary through a series of refinancing operations. (c)
    argo sorumluluktan kaçmak, bırakıp gitmek.
    His partner bailed out before the business got on its feet.
(tehlike halinde) uçaktan parşütle atlama.
önleyici, müşkül durumdan kurtarıcı.
bailout = bail-out measures for hard-pressed small business:
zarar eden küçük esnafı kurtarıcı önlemler.
zor durumdaki bir sanayii paraca desteklemek Verb
zor durumda bir sanayii sübvanse etmek Verb
(tehlike halinde) uçaktan parşütle atlama.
önleyici, müşkül durumdan kurtarıcı.
bailout = bail-out measures for hard-pressed small business:
zarar eden küçük esnafı kurtarıcı önlemler.
kefaletle tahliye etmek Verb
kefaletle tahliye olmuş
kefaletle tahliye edilmiş