bracket

English-Turkish Translation

  1. Noun, Mathematics köşeli parantez
  2. Maritime Traffic paraçol
  3. destek, dayanak.
  4. konsol, dirsek, kol, kenet, kelepçe.
  5. alttan destekli raf.
  6. köşeli ayraç/parantez
    [ ] .
    round brackets: ayraç, parantez
    ( ) .
    place between
    brackets: ayraç içine almak.
    remove the brackets: ayraçları açmak/kaldırmak.
  7. (vergi için) sınıf, gelire göre ayırım, bu şekilde ayrılmış gruplardan herbiri.
    low income bracket: az gelirliler sınıfı.
  8. (a) böleç: belli bir özelliğe ilişkin çeşitli seçenek ya da değerleri birbirinden ayıran sınır ya da
    ayırıcı değer, (b) toplumsal grup/sınıf.
    He is from a different social bracket: Farklı bir toplumsal gruptandır.
  9. (topçulukta) hedefin ileri ve gerisine düşen mermiler arasındaki uzaklık.
  10. alttan desteklemek, destek veya dirsekle tutturmak.
  11. ayraç/parantez içine almak.
  12. bir tutmak, eş tutmak, bir gruba/sınıfa sokmak, gruplandırmak, sınıflandırmak.
    The problems seemed
    easier after they were bracketed into groups: Problemler, sınıflandırıldıktan sonra daha kolay gözüktü.
  13. (topçulukta) hedefi makas içine almak, hedef uzaklığını belirlemek için hedefin ilerisine ve gerisine ateş etmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

age bracket
yaş grubu
age bracket
yaş dilimi
angle bracket
paraçol
angle bracket
köşeli parantez
angle bracket
köşebent demiri
angle bracket
dirsek
cost bracket
maliyet dilimleri Noun
higher income bracket
yüksek gelir dilimi
in bracket
parantez içinde
income bracket
gelir dilimi grubu
income bracket
gelir grubu
income tax bracket
gelir vergisi dilimi
lamp bracket
lamba ayağı
lower- bracket
düşük vergi dilimi
lower income bracket
düşük gelir dilimi
middle income bracket
orta gelir dilimi
price bracket
fiyat dilimi
put someone in a higher tax bracket
birini daha yüksek bir vergi dilimine koymak Verb
salary bracket
maaş dilimi
salary bracket
maaş grubu
social bracket
sosyal sınıf
square bracket
köşeli parantez:
[ veya
].
stern bracket
şaft braketi
tax bracket
vergi dilimi
tax bracket
vergi baremi
upper bracket
yüksek tabaka
upper- bracket
yüksek gelir dilimi
wage bracket
maaş katsayısı
wage rate bracket
ücret dilimi
wall bracket
duvar konsolu
window bracket
panjur
bracket clock
raf saati, rafa konulacak şekilde yapılmış saat.
bracket creep
daha yüksek vergi dilimlerine girme
bracket creep
(US) enflasyona karşılık gelir seviyesi yükseldiğinde
bracket foot
(mobilya) konsol ayak. Noun
bracket plate
bayrak
bracket saw
kıl testere: eğri şekiller oymaya mahsus ince testere. Noun
bracket seat
açılır kapanır iskemle
bracket together at the top of the list
liste başında birlikte bulunmak Verb
bracket word
bir sözcüğü parantez içine almak Verb
high- bracket people
yüksek gelirli halk
middle bracket income
orta gelirli sınıf
English-Turkish phrases from Zargan's own database