brake

  1. durduraç, hızkeser, fren.
    brake bleeding: durduraç havasının alınması.
    brake cable: durduraç
    teli.
    brake disc: durduraç ağırşağı.
    brake drum: durduraç çanağı.
    brake expander mechanism: durduraç açkısı.
    brake feel (resistance): durduraç ayaklığı direnci.
    brake fluid: durduraç yağı.
    brake light: durma ışıtacı.
    brake lining: durduraç tabanı.
    brake lining rivet: durduraç taban perçini.
    brake master cylinder: durduraç ana yuvgusu.
    brake pedal clearance: durduraç boşluğu.
    brake power: durduraç gücü.
    brake regulator: durduraç düzenleyici.
    brake servo-unit: durduraç güçlendiricisi.
    brake shoe: durduraç pabucu.
    brake wheel cylinder: teker durduraç yuvgusu.
  2. brakeman ile ayni anlama gelir. frenci, gardöfren.
  3. braker ile ayni anlama gelir. keten/kenevir liflerini ayırmak için kullanılan tokmak veya makine.
  4. press brake ile ayni anlama gelir. pres makinesi: levha halindeki madenlere istenilen şekli veren makine.
  5. eski bir işkence aleti.
  6. frenlemek, fren yapmak, durduraçla yavaşlatmak/durdurmak.
  7. durduraçla/frenle donatmak.
  8. frenlenmek, yavaşlamak, durmak.
  9. Noun çalılık, fundalık.
  10. Noun kuzgunotu
    (Pteridium aquilium).
  11. break ile ayni anlama gelir. atlı büyük yolcu/gezinti arabası.
freni kullanmak Verb
hava freni: basınçlı hava ile işleyen fren. Noun
hava direncini artırarak uçağın hızını azaltan düzen. Noun, Aviation
yeldeğirmeni pervaneleri etrafında hava akışını değiştirerek onu durduran düzen Noun
basınçlı hava freni
frene basmak Verb
frenlemek, fren yapmak.
otomatik fren
yardımcı fren Noun, Transport
servo fren
araba freni
otomobil freni
debriyaj freni
bisiklet pedal freni. Noun
basınçlı hava freni
diskli fren, düz aynalı fren. Noun
imdat freni
el freni
egzoz freni Noun, Transport
fren astarı
fren balatası Noun
vergi frenlemesi
ayak freni. Noun
dört tekerlek freni
dişli freni
fren kolu
el fren kolu
el freni
hidrolik fren: basınçlı yağ ile işleyen fren.
atalet freni Noun, Transport
iç baskılı fren
frenin kilitlenmesi Noun
frenlere asılma
iniş freni
fren paraşütü
park freni Noun, Transport
el freni.
pedal freni
havalı fren
güç freni, güçlü fren. Noun
brake ile ayni anlama gelir. pres makinesi: levha halindeki madenlere istenilen şekli veren makine.
fren çekmek Verb
fren kasnağı
pompalı fren
frene basmak Verb
freni bırakmak Verb
el frenini serbest bırakmak Verb
kaya eğreltisi
(Pellaea) Noun
emniyet freni
servis freni Noun, Transport
servo fren
el freni
birden frene basmak.
römork freni Noun, Transport
emme freni
vakum freni
tekerlek freni
cırcır Noun, Transport
fren ayarı
fren ayarı
fren ayarı
fren tertibatı
fren dingili Noun, Transport
fren kampanası Noun
durdurucu şerit, fren kayışı: bir kasnağa sürtünerek yavaşlatan/durduran sürtünmeli çelik şerit. Noun
fren balatası Noun
fren takozu
tekerlek baskı takozu
servo fren
fren silindiri
fren tertibatı
fren diski
disk Noun, Transport
kampana Noun, Transport
tambur Noun, Transport
fren kampanası Noun
kuzgunotu
(Pteris aquilina).
fren sıvısı
fren mayii
el freni kolu
krank milinden ölçülen beygir gücü Noun, Transport
fren kutusu
fren gecikmesi
fren lambası Noun, Transport
fren levyesi Noun, Transport
fren kolu
fren lambaları Noun
fren astarı
fren balatası Noun
balata
fren balatası Noun, Transport
yastık Noun, Transport
fren pedalı Transport
fren kasnağı
fren balatası Noun
fren lastiği
pabuç Noun, Transport
fren çarığı
fren sistemi Noun, Transport
fren denemesi
fren izi
yatırım harcamalarını frenleme
birinin faaliyetine ket vurmak Verb
havalı hidrolik fren sistemi
havalı hidrolik fren
fren mesafesi
enflasyonu frenlemek Verb
bir şeyi frenlemek Verb
bir şeyi frenlemek Verb
üretimi frenlemek Verb