dissolve

  1. Verb eri(t)mek.
    Sugar dissolves in water. He dissolved the sugar in water.
  2. Verb çöz(ül)mek, kop(ar)mak, ayır(ıl)mak.
    dissolve the mystery: sırrı çözmek.
  3. Verb dağılmak, dağıtmak, sona er(dir)mek, tatil etmek.
    to dissolve a partnership. to dissolve a meeting.
  4. Verb zeval bulmak, sona er(dir)mek, bit(ir)mek, tükenmek, zail olmak, yok olmak/etmek, izale etmek, mahvolmak,
    mahvetmek.
    to dissolve one's hopes. The dream dissolved when she woke up.
  5. Verb, Chemistry ayrış(tır)mak, çözüş(tür)mek, elemanlarına ayır(ıl)mak.
  6. Verb zayıfla(t)mak, tüketmek/tükenmek, azal(t)mak, etkisini yoketmek/kaldırmak.
    His strength dissolved. to dissolve a spell.
  7. Verb, Law feshetmek, lâğvetmek, iptal/ilga etmek.
    to dissolve a marriage.
  8. Verb silinmek, gözden kaybolmak.
    The mountains dissolved behind the thick curtain of clouds.
  9. Verb (a) zincirlemek: üstüste düşürülen iki görüntüden birini kuvvetlendirirken öbürünü zayıflatıp silmek,
    (b)
    lap dissolve ile ayni anlama gelir. zincirleme, bir görüntüyü zayıflatıp silerek öbür sahneye geçiş.
  10. Verb kendini tutamamak, hislerine hâkim olamamak.
    to dissolve in/into tears: gözyaşları boşanmak, gözünden yaşlar boşanmak.
Meclisin feshi Noun, Law
zincirleme: sinema ve TV de bir görüntünün zayıflayıp öbürünün belirmesi. Noun
feshetme hakkı
bir meclisi feshetmek Verb
bir iş ortaklığını feshetmek Verb
bir kulübü dağıtmak Verb
bir sözleşmeyi feshetmek Verb
sözleşmeyi sona erdirmek Verb
bir evliliği (boşanma ve ölüm halinde olduğu gibi) feshetmek Verb
bir evliliği feshetmek Verb
oturumu kapatmak Verb
bir toplantıyı dağıtmak Verb
parlamentoyu feshetmek Verb
parlementoyu feshetmek Verb
bir meclisi feshetmek Verb
bir ihtiyati tedbiri kaldırmak Verb
bir toplantıya son vermek Verb
parlamentoyu feshetmek Verb
parlamento yu feshetmek Verb
toplantıya son vermek Verb