tercüme yaparak emeklilik maaşını biraz artırmak
Verb
bir şeyi yapmayı kafasına koymak
Verb
yapmaya kararlı olmak
Verb
iş başında/faaliyette olmak.
We must be up and doing: Haydi iş başına!
mali ahlaka aykırı davranış
yaparak öğrenme (Kaynak:
CEDEFOP)
Noun, Education-Training
(a) kat'iyen değil, elbette/kesinlikle hayır/değil, olmaz, yok öyle şey, ben karışmam, bana ne, yağma
yok.
“Come to see me tomorrow.” “ nothing doing, I'm very busy.” (b) sükûnet, göze çarpar faaliyet yok.
There was nothing doing in town.
büyük gayret ve çaba istemek/gerektirmek.
This difficult job wants some doing.
tıkırıni yoluna koymak
Verb
bir şey yapmaktan imtina etmek
Verb
birşeyi yaptığını itiraf etmek
Verb
birşeyi yaptığını kabul etmek
Verb
birşeyi yaptığını teslim etmek
Verb
birinin birşeyi yapmamasını öğütlemek
Verb
birinin birşeyi yapmamasını tavsiye etmek
Verb
birinin birşeyi yapmamasını salık vermek
Verb
birine bir şey yapmaması için tembih etmek
Verb
birini bir şeyden vazgeçirmeye çalışmak
Verb
birinin birşey yapmasını uygun bulmak
Verb
birinin birşeyi yapmasını onaylamak
Verb
birinin birşey yapmasını uygun görmek
Verb
birinin birşey yapmasını münasip bulmak
Verb
birinin birşey yapmasını tasvip etmek
Verb
bir işte yardım etmek
Verb
birşey yapmaktan kaçınmak
Verb
birşey yapmaktan sakınmak
Verb
birşey yapmaktan çekinmek
Verb
bir şeyi yapmada usta olmak
bir şey yapmaya rıza göstermek
Verb
bir şeyi yapmaktan nefret etmek
Verb
bir şeyi yaparken tedbirli davranmak
Verb
birşeyi yapmaya çok arzu duymak
Verb
birşeyi yapmaya çok istekli olmak
Verb
(hasta) iyileşmekte olmak
Verb
bir şeyi yapmak âdeti olmak
Verb
bir şeyi yapmada rolü olmak
Verb
birşeyi yaparken büyük özen göstermek
Verb
bir şeyi yapmaya kararlı olmak
Verb
bir şey yapmayı kafa sına koymak
Verb
bir şeyi yapmak zorunda olmak
Verb
bir şeyi yapmaktan çekinmek
Verb
birşeyi yapmaktan daha iyi olmak
Verb
birşeyi yapmaya yeğ olmak
Verb
allem kallem etmek edip birine bir şey yaptırmak
Verb
birşeyin yapılmasının doğru olduğunu düşünmek
Verb
birşey yapılması gerektiğine inanmak
Verb
birşeyin yapılmasını savunmak
Verb
birine gözdağı vererek bir şey yaptırmaya zorlamak
Verb
birini bir şey yaparken yakalamak
Verb
birşeyi yapmayı düşünmek
Verb
birini bir şey yapmaktan men etmek
Verb
birşeyi yapıp yapmayacağını düşünmek
Verb
birşeyi yapmayı düşünmek
Verb
birşeyi yaptığını inkâr etmek
Verb
birşeyi yaptığını yadsımak
Verb
sonunda birşey yapmak
Verb
kendini birşey yaparken bulmak
Verb
birşey yapmakla uğraşmak
Verb
birşey yapmakla ilgilenmek
Verb
birşey yapmakla meşgul olmak
Verb
birşeyi yapmaya koyulmak
Verb
birşeyi yapmaya başlamak
Verb
kendini birşeyi yapmaya hazır hissetmek
Verb
birşeyi yapmaya hazır olmak
Verb
birşeyi yapmaya istekli olmak
Verb
birini birşey yapmaya zorlamak
Verb
birini birşey yapması için zorlamak
Verb
birini bir iş yapmaktan alıkoymak
Verb
doğru şeyi yapmaktan korkmak
Verb
birşey yapmaya son vermek
Verb
birşey yapmayı kesmek
Verb
birşey yapmayı bırakmak
Verb
bir şey yapma ayrıcalığı olmak
Verb
bir şeyi yapmaya kalkışmak
Verb
birşeyi yapmakta duraksamak
Verb
birşeyi yapmakta tereddüt etmek
Verb
birşeyi yapmaktan çekinmek
Verb
birşeyi yapmaktan geri durmak
Verb
bunu yapmaya tenezzül etmem
birine bir şey yapmasını yasaklamak
Verb
birinin bir şey yapmasını önlemek
Verb
birşey yapmayı hedeflemek
Verb
birşey yapmayı istemek
Verb
birşey yapmayı tasarlamak
Verb
birşey yapmayı amaçlamak
Verb
birşey yapmaya niyet etmek
Verb
birşey yapmaya niyetlenmek
Verb
birşey yapmayı planlamak
Verb
(bir işi) geciktirmek, savsamak, sürüncemede bırakmak, yapmaktan kaçınmak, ağırdan almak, ertelemek,
kaytarmak, bıkmak, gına getirmek, bezginlik göstermek.
He jibbed at working overtime everyday: Her gün fazla mesai yapmaktan bıktı/gına getirdi.
bir şeyi yapmak istememek
Verb
birşeyi sürekli yinelemek
Verb
birşeyi tekrarlayıp durmak
Verb
birşeyi sürekli tekrarlamak
Verb
birşeyi durmadan yapmak
Verb
birşeyi yapıp durmak
Verb
birşeyi yapmamak için direnmek
Verb
birşeyi yapmamaya çalışmak
Verb
birinin birşey yapmasına neden olmak
Verb
birinin birşey yapmasına yol açmak
Verb
birinin birşeyi yapmasıyla sonuçlanmak
Verb
birşey yapmaktan hoşlanmak
Verb
birşey yapmayı sevmek
Verb
birşey yapmaktan hazzetmek
Verb
birşey yapmaktan keyif almak
Verb
birşey yaparak hayatını kazanmak
Verb
birşey yaparak geçinmek
Verb
birşeyi yapmayı iple çekmek
Verb
birşeyi yapmayı heyecanla beklemek
Verb
birşeyi yapmayı dört gözle beklemek
Verb
bir şey yapmaya kalkışmak
Verb
birinin birşey yapmasına aldırış etmek
Verb
birinin birşey yapmasına aldırmak
Verb
birinin birşey yapmasına önem vermek
Verb
birşey yapmaktan kıl payı kurtulmak
Verb
birşey yapmayı kıl payı kaçırmak
Verb
neredeyse birşey yapmak
Verb
birşey yapmanın bedelini ödemek
Verb
birşeyi yapmanın cezasını çekmek
Verb
birinin bir şey yapmasını engellemek
Verb
birinin bir şey yapmasına engel olmak
Verb
birinin birşeyi yapmasını önlemek
Verb
birinin birşeyi yapmasını engellemek
Verb
birinin birşeyi yapmasına engel olmak
Verb
birinin birşeyi yapmasına mâni olmak
Verb
birini bir şey yapmaktan vazgeçirmek
Verb
birşey yapmayı tavsiye etmek
Verb
birşey yapmayı önermek
Verb
birşey yapmayı salık vermek
Verb
birine birşey yaptırmak
Verb
bir şeyi yapmaktan çekinmek
Verb
birine korkudan birşey yaptırmak
Verb
birini korkutup birşey yaptırmak
Verb
birinin aklını çelerek birşey yaptırmak
Verb
birini birşey yapması için kandırmak
Verb
bir şeyi yapmanın nedenlerini açıklamak
Verb
birini korkutup bir şey yaptırmak
Verb
birşeyi yapmaya devam etmek
Verb
ısrarla birşeyi yapmak
Verb
birşeyi yapmakta diretmek
Verb
birşeyi yapmaktan vazgeçmemek
Verb
nöbetleşmek, sıra ile yapmak.
It's your turn: Sıra sizde, sizin sıranız.
birşeyi yapma konusunda çabuk davranmak
Verb
birşeyi yapmada elini çabuk tutmak
Verb
vakit kaybetmeden birşey yapmak
Verb
. Yapılacak bir iş lâyıkile yapılmalıdır.
birşeyi yapmak için çok çaba göstermek
Verb
birşeyi yapmak için çok çabalamak
Verb
birşeyi yapmak için çok çalışmak
Verb
birşeyi yapmak için kendini hazırlamak
Verb
birşeyi yapmaya hazırlanmak
Verb