dwarf

  1. cüce, kısa boylu.
    The story of Snow White and seven Dwarfs.
  2. bodur (hayvan, fidan).
    a dwarf apple tree.
  3. (bkz: dwarf star ).
  4. cüceleş(tir)mek.
  5. bodur bırakmak, büyümesini/gelişmesini önlemek.
    The Japanese art of dwarfing the trees.
  6. cüce göstermek, gölgede bırakmak.
    Tall building dwarfs the other.
kahverengi cüce Noun, Astronomy
beyaz cüce (yıldız). Noun
beyaz cüce Noun, Astronomy
sarı bücür: bitkilerde, özellikle hububatta çeşitli virüslerin sebep olduğu bir hastalık. Bitki sararır ve gelişemez. Noun
bodur kızılağaç
(Rhamnus alnifolia).
bodur kiraz.

chinquapin = chincapin = chinkapin ile ayni anlama gelir. bodur kestane
(Castanea pumila):
ABD'de yetişir, meyvesi yenir.
bodur kestane
(Castanea pumila).
bunchberry.
yaban mürveri
cüce yıldız: hacim ve kütlesi nisbeten küçük fakat ortalama parlaklıkta yıldız (güneş gibi).
dwarf ile ayni anlama gelir. Noun