flounder

  1. Noun, Zoology dere pisisi
  2. Noun, Zoology pisi balığı

  3. flounder about/along/on/through
    etc.: bocalamak, debelenmek, (çamura/suya) bata çıka yürümek.

    The child was floundering about in the water. Men and horses were floundering in the deep snowdrifts.
  4. güçlükler/yanlışlıklar içinde sürüklenip gitmek, boşuna çabalamak, şaşkınlık/utanç/mahcubiyet içinde bocalamak.
  5. bocalama, debelenme, çabalama.
  6. Noun dere pisisi, köpek dili, yassıbalık
    (Platychthys flesus): Avrupa kıyılarında yaşayan ve kıyılardan
    ırmak ve göllere geçen ≈ 40 cm uzunluğunda bir balık türü.
  7. Noun (dil balığı hariç) herhangi yassıbalık.
Kaliforniya yassıbalığı
(Platychthys stellatus).
iri pul pisi Noun, Zoology
Atlas yassıbalığı
(Pseudopleuronectes americanus): K. Atlantikte bulunur, eti yenir.
kış pisisi
(Pseudopleuronectes americanus). K. Amerika Atlantik kıyılarında kışın avlanan pisi balığı.
sarı dil balığı
(Limanda ferruginea). K. Amerika Atlantik kıyılarında avlanan kuyruğu sarımtrak,
gövdesi kırmızı benekli bir balık.
yellowtail ile ayni anlama gelir.
Noun
konuşmasında bocalamak Verb
bir çeviride bocalamak Verb