içki

Turkish-English Translation

  1. drink
  2. liquor
  3. beverage
  4. beverages
  5. refresher
  6. jamboree
  7. intoxicating drink
  8. rum
  9. Noun, Food-Kitchen alcoholic beverage
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

akşam içkisi
sundowner
vb ile yapılan İspanyol içkisi
sangria
veda içkisi
stirrup cup
açık içki
on-premises liquor Noun
alkollü içki
drink Noun, Food-Kitchen
alkollü içki
alcoholic drink Noun, Food-Kitchen
alkollü içki
booze Noun, Food-Kitchen
alkollü içki
spirits Noun, Food-Kitchen
alkollü içki
liquor Noun, Food-Kitchen
alkollü içki
alcoholic beverage Noun, Food-Kitchen
alkolsüz içki
soft drink
ayrılmadan önce içilen son içki
one for the road
azıcık içki
tot
bal ve su karışımı bir içki
hydromel
bir duble alkollü içki
noggin
bir içki
a wet
bir kadeh içki
shot
bir tek içki
snort
bir yudum içki
snifter
bir yudum içki
nip
bir yudumda içilen sert alkollü içki
slug
biraya benzer içki
near beer
bununla kıyaslanan içki
nectar
buzlu içki
on the rocks
demlenme yoluyla hazırlanmış bir içki
brew
düşük kaliteli alkollü içki
hooch
fıçıdan alınmış içki
tap
hafif içki
soft drink
içeceğe katılan alkollü içki
stick
içine gizlice uyuşturucu katılmış içki
mickey finn
kaçak alkollü içki
poteen
kaçak içki
moon shine
kaçak içki
moonshine
karışık içki
swizzle
köpüklü içki
fizzle
köpüren içki
fizz
kötü kaliteli alkollü içki
rot- gut
nefis içki
excellent tap
sert alkollü içki
gut- rot
sert alkollü içki
fire water
sert içki
strong drink
sunulan bu tür içki
libation
tatlandırılmış alkollü içki
sling
ucuz alkollü içki
jungle- juice
ucuz ve sert alkollü içki
rot gut
viskili içki
highball
içki (viski
the hard stuff
içki alemi
wassail
içki alemi
razzle
içki âlemi
drinking about
içki âlemi
binge
içki âlemi
drinking bout
içki âlemi
bacchanal
içki âlemi
spree
içki âlemi
carousel
içki aleyhinde hareket
temperance movement
içki barı
saloon bar
içki barı
saloon
içki bayii
liquor store (US
içki bayii
liquor store
içki bayii
liquor shop
içki bulundurmayan otel
temperance hotel
içki cep şisesi
hip flask
içki dükkânı
liquor store
içki düşkünlüğü
dipsomania
içki düşkünü
bibulous
içki fişi
tavern token
içki fiyatları dahil değildir
drinks extra
içki içme alışkanlığı
drinking
içki içmek
to swig Verb
içki içmeyi âdet haline getiren
tippler
içki ısmarlamak birine içki ısmarlamak
to stand a drink to order someone a drink Verb
içki kaçakçılığı
traffic in liquor
içki kaçakçılığı
rumrunning
içki kaçakçılığı
bootlegging
içki kaçakçılığı
liquor smuggling
içki kaçakçılığı yapmak
to smuggle liquor Verb
içki kaçakçısı
liquor smuggler
içki kaçakçısı
bootlegger
içki kaçakçısı
rumrunner
içki katmak
to spike Verb
içki krizi
jingjams
içki müptelası
dipsomaniac
içki odası
taproom Noun
içki parasını birine yüklemek
to stick someone for the drinks Verb
içki sanayi
beverage industries
içki sanayi
drink industry
içki sanayii
beverage industries
içki sanayii
drink industry
içki satan dükkân
liquor shop
içki satan tüccar
liquor dealer
içki satılan büfe
buvette
içki satışı
liquor selling
içki satışına müsaade edilen saatler
(Br) permitted hours Noun
içki satışına müsaade edilen saatler
permitted hours Noun
içki satma izni vergisi
licence license fee (s)
içki satma ruhsatı
excise licence license
içki satma ruhsatı
(Br) excise licence
içki satma ruhsatı
liquor licence
içki satma ruhsatı olan dükkân
licenced premises
içki satma ruhsatı olan kuruluş
licenced licensed house
içki satma ruhsatı sahibi
licencee
içki satma ruhsatı sahibi
licensee
içki satma ruhsatı sahibi
licencee licensee
içki servisi yapmak
to lubricate Verb
içki sorunu
drinking problem Noun, Psychology
içki ticareti
liquor trade
içki tüketimini sınırlamak
to restrict the consumption of alcohol Verb
içki ücretlerini ödeme sırası
shout
içki ücretlerini ödemek
to shout Verb
içki vergisi
(US) liquor tax
içki vergisi
beverage tax
içki vergisi
liquor tax
içki yasağı
control of drink
içki yasağı
prohibition Noun
içki yasağı olmayan yer
wet
içki yasağı uygulayan ülke
prohibitionist country
içki yasağı yandaşı
prohibitionist
içki yüzünden sağlıklı düşünememe
insanity induced by intoxication
(barlarda , vb) ucuz içki saati
happy hour
(özellikle) alkollü içki yapımcısı
distiller
(soğuk , içki , biber) keskinlik
bite
açık içki ruhsatı
on-premises liquor license Noun
ağır içki içmek
to hit the bottle Verb
ağzına içki koymama
teetotalism
ağzına içki koymayan
total abstainer
ağzına içki koymayan kimse
teetotaller
ağzına katre içki koymamak
to be strictly teetotal Verb
ağzına sudan başka içki koymayan
abstainer
alkollü içki aleyhtarları birliği
saloon anti-league
alkollü içki etkisinde
under the influence of liquor
alkollü içki fabrikası
distillery Noun
alkollü içki içme
booze
alkollü içki içmek
to drink Verb
alkollü içki içmemeye ait
teetotal
alkollü içki içmeyen kişi
non drinker
alkollü içki içmiyor
on the (water) wagon
alkollü içki kaçakçılığı
sumuggling of intoxicating liquor
alkollü içki kaçakçılığı
smuggling of intoxicating liquor
alkollü içki satma izni
excise licence
alkollü içki satma lisansı
high licence license
alkollü içki satma ruhsatı
publicant's license Noun
alkollü içki satma ruhsatı
justice's licence license
alkollü içki satma ruhsatı
liquor licence license
alkollü içki satma ruhsatı alan kulüp
registered club
alkollü içki satma ruhsatı olmak
to be licenced licensed to sell drinks Verb
alkollü içki satma ruhsatı verme bürosu
licencing licensing authority Noun
alkollü içki satma ruhsatı vermek
to license liquor selling Verb
alkollü içki satma ruhsatı vermek
to license liquour selling Verb
alkollü içki satma saatleri
licencing licensing hours Noun
alkollü içki satmayan restoran
coffee tavern
alkollü içki ticareti
the trade
alkollü içki vergisi
(US) liquor excise
alkollü içki vergisi
liquor excise
alkollü içki vergisi
tax on alcohol
alkollü içki vergisi
(US) tax on alcoholic beverages
alkollü içki vergisi kanunu
excise law
alkolsüz içki sanayii
soft drink industry
alkolü yüksek içki içmek
to liquor up Verb
aşırı içki almış
well- oiled
aşırı içki içme
piss up
aşırı içki içmek
to drink like a fish Verb
aşırı içki içmekte
on the loose
bir içki ısmarlamak
to stand a drink Verb
birer kadeh içki ısmarlamak
to pay for a round of drinks Verb
birinden içki içmek
to have a drink on sb Verb
birine durmadan içki içirmek
to ply someone with drinks Verb
canlandırıcı içki ya da ilaç
pick me up
çılgınca içki âlemi
bender
çok fazla içki içme
binge drinking Noun
çok içki içilen toplantı
thrash
çok içki içme
swill
çok içki içmek
to swill Verb
çok içki içmek
to drink deep Verb
çok içki içmek
to partake freely of the bottle Verb
gürültülü patırtılı içki âlemi yapmak
to carouse Verb
hareketli içki âlemi
carouse
herkese içki ısmarlamak
to serve a round of drinks Verb
hiç alkollü içki içmeme
nephalism
iki kulplu içki bardağı
loving cup
işyerinde içki satma izni
on- licence
kabaca içki doldurma ölçüsü
finger
kaçak içki satışı
illicit sale of liquor
kanunsuz içki satan yer
blind tiger
kısa zamanda çok içki içmek
to put back alcoholic drink Verb
müessese hesabına bir içki içmek
to have a drink on the house Verb
ucuz alkollü içki içen serseri
wino
ucuz içki satan köşe meyhanesi
one- armed bandit
yasak içki üreten
illicit distiller
zaman zaman içki satabilme müsaadesi
occasional licence Noun
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. İspirtolu içecek, müskirat
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.