let out

  1. (a) (sır vb.) açıklamak, ifşa etmek, ağzından kaçırmak.
    He accidentally let out that he hadn't been
    for 3 weeks: 3 haftadır eve uğramadığını ağzından kaçırdı. (b) gevşetmek, (c) (elbise vb.) genişletmek, bollaştırmak, (d) dışarıya bırakmak/koyvermek/salıvermek/göndermek.
    let the water out of the bath: banyo küvetinin suyunu boşaltmak.
    He let him out quietly: Sessizce onu dışarı gönderdi. (e) kiraya vermek, kiralamak.
    Has the room been let out yet? Oda kiralandı mı? (f)
    k.d. kov(ul)mak, sepetle(n)mek, (g) (feryat/çığlık) koparmak/basmak.
    He let out a cry of pain: Duyduğu acı ile feryadı bastı.
    let out a laugh: kahkahayı basmak. (h)
    let the cat out (of the bag)
    k.d. sırrı açığa vurmak, baklayı ağzından çıkarmak. (i)
    let out at someone: (birisine) vurmak, çifte atmak.
    let out at someone with one's foot: birisini tekmelemek. (j) hariç bırakmak, hesaba katmamak.
    If it's a bachelor you need that lets me out: Aradığın bir bekâr ise beni hesaba katma.
atmak Verb
basmak Verb
camadanı fora etmek.
nara atmak Verb
ayağını debriyajdan kaldırmak Verb
kefaletle tahliye etmek Verb
kiralamak Verb
kiralamak Verb
araba lastiklerinin havasını boşaltmak Verb
kiraya vermek Verb
kemeri gevşetmek.
gevşemek Verb
kendini bırakmak Verb
canının istediğini yapmak Verb
sığınak
melce
barınak
dallandırmak Verb
(bir işte) ipin ucunu kaçırmak, kontrolunu kaybetmek, hâkim olamamak.
bir şeyi kiralamak Verb
sırrı ağzından kaçırmak.
baklayı ağzından çıkarmak, (istemeyerek) sırrı açıklamak/ifşa etmek, ağzından kaçırmak.
The cat is
out of the bag: Sır açıklandı/etrafa yayıldı.