lobby

  1. Noun dalan, sofa, giriş holü, antre, geçit, dehliz, koridor, bekleme odası.
    the hotel lobby.
  2. Noun yasama meclisi toplantı salonuna bitişik hol.
  3. Noun inankurul: meclis üyelerini belirli bir fikri savunmaya ikna için uğraşan kimselerden oluşan topluluk.

    The minister was met by a lobby of industrialists.
  4. Noun zıt-eylemciler: yöneticileri kararlarından döndürmek için birleşen halk.
    The clean-air lobby are against
    the plans for the new factory.
  5. Verb oy-çelmek: meclis üyelerinin oylarını etkilemeye çalışmak, meclis koridorlarında üyelerin oylarını kazanmaya uğraşmak.
  6. Verb milletvekillerinin oylarına tesir etmek.
  7. Verb inan-çelmek: milletvekillerini ikna ederek bir yasanın kabulünü sağlamak.
otel lobisi
kulis yapmak Verb
savaş lobisi Noun, Politics-Intl. Relations
bir önergenin meclisten geçmesi için milletvekillerine tesir etmeye çalışmak Verb
çıkar grubu Noun
otel lobisi
bir otelin lobisi
bir tiyatronun lobisi