zararlarını kapatmak
Verb
kayıplarını telafi etmek
Verb
yıl sonu hesaplarını kapamak
Verb
arıyor durumda olmak
Verb
makyaj malzemesi: allık, pudra, ruj vb.
Noun
süslenme, boyanma, makyaj yapma, allık/pudra/ruj sürme.
too much make-up = makeup looks unnatural.
Noun
(a) makyajın yarattığı etki.
Her make-up = makeup is too showy. (b) (makyajla elde edilen) görünüş.
She changed his make-up = makeup of an old man for that of a Chinese.
Noun
yapı(lış), bünye, teşekkülât.
the make-up = makeup of a criminal. The make-up = makeup of his character can't be changed at his age.
Noun
(kitap/gazete vb.) dizgi, sayfa düzeni, tertip, mizanpaj.
Noun
bütünleme (sınavı), ikmal (imtihanı).
Noun
beklenmeyen konuklar için yatak hazırlamak
Verb
büyük bir rakam tutmak
Verb
bir fikir ayrılığını halletmek
Verb
bir sayfayı baskıya hazırlamak
Verb
bir parti oluşturmak
Verb
birine emeklilik ayarlamak
Verb
istenilen meblağı bulmak
Verb
bir eksikliği gidermek
Verb
bir kıtlığı gidermek
Verb
bir konuşma hazırlamak
Verb
(arabalar) kuyruk oluşturmak
Verb
bir siparişi hazırlamak
Verb
birikmiş işleri temizlemek
Verb
birikmiş borçları ödemek
Verb
bir zararı telafi etmek
Verb
kaybedilen toprakları geri almak
Verb
kaybedilen sahayı yeniden ele geçirmek
Verb
kaybolan zamanı telafi etmek
Verb
bir eksikliği gidermek
Verb
balyalar halinde yapmak
Verb
desteler halinde paketlemek
Verb
paketler halinde ambalaj yapmak
Verb
rahat kımıldanılacak yer sağlamak
Verb
bir rakibi yere sermek
Verb
bir uykuyu telafi etmek
Verb
bir yayının eksik sayısını tamamlamak
Verb
bir meblağın üstünü tamamlamak
Verb
istenilen meblağı tamamlamak
Verb
kavgalarına son vermek
Verb
kaybolan zamanı telafi etmek
Verb
(a) yaltaklanmak, yaranmak, yüzüne gülmek, gözüne girmeye çalışmak.
Many people make up to him only because of his wealth. (b) flört etmek, gönlünü kazanmaya çalışmak, (c)
make (it) up to someone for something: ödeşmek, (bir iyiliğin) altından kalkmak/karşılığını vermek, telâfi etmek.
You've been so kind. I'll make it all up to you one day. How can we make (it) up to them for all the worry we've caused them.
nüfuzlu kimselere dalkavukluk yapmak
Verb
açık kalpli (bütçe) açığını kapamak
Verb
kafasından hikâye uydurmak
Verb
tasfiye emir emri vermek
Verb
makyaj malzemesi: allık, pudra, ruj vb.
Noun
süslenme, boyanma, makyaj yapma, allık/pudra/ruj sürme.
too much make-up = makeup looks unnatural.
Noun
(a) makyajın yarattığı etki.
Her make-up = makeup is too showy. (b) (makyajla elde edilen) görünüş.
She changed his make-up = makeup of an old man for that of a Chinese.
Noun
yapı(lış), bünye, teşekkülât.
the make-up = makeup of a criminal. The make-up = makeup of his character can't be changed at his age.
Noun
(kitap/gazete vb.) dizgi, sayfa düzeni, tertip, mizanpaj.
Noun
bütünleme (sınavı), ikmal (imtihanı).
Noun