non

  1. (Lat) gayri
  2. 'sız
  3. gayri
akıl sağlığı yerinde olmayan Adjective, Law
gayri mümeyyiz Adjective, Law
mümeyyiz olmayan Adjective, Law
temyiz kudretine sahip olmayan Adjective, Law
temyiz gücüne sahip olmayan Adjective, Law
aklı başında olmayan Adjective, Law
muharip olmayan Adjective, Military
ben-olmayan Noun, Psychoanalysis
taneleri yönlendirilmemiş çelik Noun, Iron-Steel
faiz getirmeyen, faiz getirisi olmayan, faizsiz Adjective, Banking
faiz getirmeyen hesap, faizsiz Noun, Banking
non-invaziv girişim Noun, Medicine
non-invaziv işlem Noun, Medicine
invaziv olmayan işlem Noun, Medicine
invaziv olmayan girişim Noun, Medicine
iz bırakmayan, zeminde iz bırakmayan Adjective, Plastics-Rubber
iz bırakmayan ayakkabı, zeminde iz bırakmayan ayakkabı Adjective, Plastics-Rubber
iz bırakmayan lastik, zeminde iz bırakmayan lastik Adjective, Plastics-Rubber
kâr amacı gütmeyen kuruluş Noun
dinsiz Adjective, Religion-Faith
çizmeyen, çizmez Adjective
çizilmeyen, çizilmez Adjective
devlet dışı Adjective, Politics-Intl. Relations
fetal monitör Noun, Medical Equipment
fetüs monitörü Noun, Medical Equipment
NST cihazı Noun, Medical Equipment
kardiyotokografi (CTG) cihazı Noun, Medical Equipment
belirli bir olay ya da sonucun meydana gelmesi için zorunlu olan neden
zorunlu neden
o olmazsa olmaz
mutlaka aranılan şart
(Lat) o olmadan olmaz
olmazsa olmaz Adjective
Olumsuzluk bildiren önek. Önüne geldiği sözcüğe “-siz/sız/süz/suz, gayri-, ademi-, -mazlık, -değil, -olmayan
vb.” anlamları katar.
noneffective: etkisiz.
noncombattant: gayrımuharip.
noncompliance: uymazlık.
nonaddictive: alıştırıcı olmayan gibi.

NOT:
Bu ve bundan sonraki sayfaların altında
non- önekini alan başlıca sözcükler sıralanmıştır. Bunların anlamı için asıl sözcüğün anlamına bakıp tersi alınmalıdır.
Prefix
reddetme
kabul etmeme
ilişkili (bağlantılı) olmayan yabancılar Noun
saldırmazlık
Sovyet Rusya ile ABD'yi birbirine karşıt yapan diplomatik kavgaların dışında kalan ülkeler Noun
vergiden muaf gelir
devamsızlık
kliring yapmayan bankalar Noun
riayet etmeme
kaçık, divane, akılsız, akılca dengesiz, aklî dengesi bozuk.
The court judged him to have been non
compos mentis = non compos when he did the murder.
kaçık, divane, akılsız, akılca dengesiz, aklî dengesi bozuk.
The court judged him to have been non
compos mentis = non compos when he did the murder.
(Br) İngiltere Lordlar Kamarası'nda olumsuz oyları sesleniş biçimi
teslim edilmeme
sorulara verilecek yanıtların sınırlandırılmamış olduğu mülakat türü
vergi vermemek amacıyla ülkede oturmayan kişi tanımlaması
ikametgâhsız
yetkililerce
sürekli olarak kendi ülkesi dışında oturan
alkollü içki içmeyen kişi
motorlu araç kullanmayan kişi
önemsiz kişi
değil(dir).
tutuklanacak şahış kendi bölgesinde bulunmadığı için tutuklama belgesinin geritilmesi. Law
umulan ya da beklenilen kadar önemli çıkmayan olay
(yiyecek) fazla kalorili olmayan
tutuşmaz
yanmaz
sözleşmenin feshedilemediği süre
kiralama konusu olan malın büyük bir kısmının kiralayana ödenebildiği süre
kesişmeyen topluluk kayıtsızlık eğrisi
(giysiler) ütü istemez
müsaade edilemez, yasaktır, yasaya aykırıdır.
hayat hariç diğer genel sigorta branşları Noun
açık değil
imalatçı olmayan endüstriler (hizmet , tarım ve madencilik , yönetim
ciro edilemez
rağmen.
küstahlığı bırak
petrol üreticisi olmayan ülke
misli bulunmaz
eşsiz
meblağı tam olarak ödenmeyen çek
banka tarafından ödenirken komisyon ücreti alınan çek
olumsuz oy, aleyhte verilen oy.
yapamayız, olmaz.
tanıtım ve dağıtım politikaları uygulayarak yapılan rekabet
ödüllendirici pazarlama
fiyatı sabit tutarak ürün
ambalajlama ve imaj reklamcılığı gibi fiyatın dışında yapılan rekabet çalışması
imtiyazlı olmayan alacaklı
bayram ikramiyeleri Noun
üretime bağlı olmayan nedenlerle işçilere verilen ikramiyeler Noun
ıskarta azaltması
kâr paylaştırma gibi faktörler ve üretime bağlı olmayan nedenlerle işçilere yapılan ödemeler Noun
normal maaş veya ücrete ek olarak devamlılık
kamu yararına çalışan kurum
= non prosequitur.
(davacı aleyhinde verilen) gıyap kararı. Noun
(US) çalışan tarafından elde edilen kazancın sermaye kazancı olarak değil de gelir olarak vergilendirildiği
memur hisse senedi opsiyon plan
vergi indirimine hak kazanmayan emeklilik planı
çürütülemez
= non repetatur.
(reçetede) tekrarlanmaz, tekrarlamayınız.
yerine konamayacak aktifler Noun
= non sequitur.
ilgisiz sonuç, mantıksız/mantığa aykırı sonuç, konuşulanla ilgisi olmayan söz. Noun
öyküsü sürekli olmayan radyo ya da televizyon dizisi
patinaj yapmaz lastik
kaymasını önleyen
kaymayan
(belirli bir konuda) uzman olmayan kişi
belirli olmayan
geleceği olmayan bir öneri
uygulamasına geçilemeyecek bir kavram
yandaşı olmayan bir fikir
yapışmaz
dibi tutmaz
iki nokta arasında tarifeli durağın bulunmaması
taşımacılıkta
(Lat) ehliyetsiz
yüzme bilmeyen kişi
eşzamanlı olmayan uçucu olmayan bellek
gümrük tarifesi dışı kısıtlamalar Noun
fazla değil.
allegro non troppo.
yüksek tabakaya özgü olmayan
(Br) asil olmayan
halk tabakasından
Bir hakkın kötüye kullanılması hakkın kullanımını hükümsüz kılmaz. (Lat.) Sentence, Law
beraat kararı vermek Verb
suçsuz kararı vermek Verb
yetkisiz bir mahkemece alınan karar veya yapılan muamele
yetkisiz bir mahkeme huzurunda
(gayrimenkul) davadan feragat beyannamesi
Zevkler münakaşa edilmez/Herkesin zevki ayrıdır/Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.
onu alt-taşeronluğa karşı koruyan ilke
doğrudan ve yalnızca esas temsilci ile iş görmek istediğinde
(Lat) temsilci temsilciliğini devredemez terimi
tatil günü.
suçunu reddetmek Verb
ödemezlik def'i Noun, Law
Nevi telef olmaz., Çeşit telef olmaz. Sentence, Law
teslim edilmediği takdirde
yer bakımından yetkisizlik Law
kanun yararına bozma Noun, Law
davanın reddi kararı Noun, Law
örf ve âdet hukuku
(Lat) yazısı olmayan hukuk
hukuk veya hâkim teferruatla ilgilenmez
örf, âdet, töre, yazılmamış yasa.
(Lat) hiç kimse kendisinde olmayanı veremez
istenmeyen kişi.
istenmeyen kişi Noun
davalının bir belgeyi kendinin düzenlemediğine dair defi Noun
davalının bir belgeyi kendisinin düzenlemediği defisi
davalının bir belgeyi kendisinin düzenlemediği defi
(Lat) kendi haklarına sahip çıkmayanlara kanun yardım etmez
rıza gösterdiği bir davranıştan ötürü zarar gören bir kişi şikâyet edemez
(Lat) razı olan kişi yara almaz
non-invasive procedure Noun, Medicine
non-invasive procedure Noun, Medicine