on point

  1. Adjective konuyla ilgili
birini sayı ile yenmek Verb
trafiği idare etmek Verb
(US) yanlış yolda olmak Verb
kalkmak üzere olmak Verb
evlenmek üzere olmak Verb
ayrılmak üzere olmak Verb
kanuni hata yapmak Verb
birine kendi fikrini zorla kabul ettirmek Verb
fikri üstünde ısrar etmek Verb
hukuki bir nedenden ötürü temyizde bozulan karar
bir hukuki nedenden temyizde bozulan karar Noun, Law
açıkçası, doğrusunu söylemek lâzımgelirse.
Not to put too fine a point on it, I didn't think your
performance was very good.
gündemin bir konusu üzerinde
bir grup adayın liste başı olma durumu
… üzere.
be on the point of doing sth.: bir şeyi yapmak üzere olmak.
on the point of going: gitmek üzere
bir hükmü hukuki bir gerekçeyle bozmak Verb
hukuki sebepten kararı bozmak Verb
hukuki bir sebepten kararı bozmak Verb, Law
teknik bir husus yüzünden mahkeme kararını bozmak Verb
bir teknik husus yüzünden bir mahkeme kararını bozmak Verb
gündem hakkında konuşmak Verb
ince eleyip sık dokumak.