perspective

  1. Noun, Cinema perspektif
  2. görünge, izdüşürme, üç boyutlu cisimleri bir yüzey üzerine göründükleri gibi çizme yöntemi.
  3. izdüşüm(sel), perspektif.
  4. (derinlemesine uzayıp giden) görüntü, manzara.
    A fine perspective opened out before my eyes: Gözlerimin
    önüne güzel bir manzara serildi.
  5. görünüş, cisimlerin bağıl durumlarına göre göze görünme tarzı.
  6. (zihinde olayları/gerçekleri/koşulları önemlerine göre) değerlendirme/ ölçüp biçme yetenek ve mahareti.
  7. (akıl ve mantık açısından olayları) görüş, olay ve koşulların önem sırasına göre yeri/dizilişi.
    See/look
    at (something) in perspective /in its right/wrong perspective : bir nesneyi önemine göre gözönüne almak/doğruluğunu/yanlışlığını mütalâa etmek.
    see something in its true perspective: bir şeyi olduğu gibi/gerçek yüzü ile görmek.
havadan görünüş
havaî perspektif: yükseklikleri ve çukurlukları koyu-açık renklerle belirten perspektif sanatı.
havaî perspektif: yükseklikleri ve çukurlukları koyu-açık renklerle belirten perspektif sanatı.
olayları göreceli olarak görememek Verb
milliyetçi bakış Noun, Politics-Intl. Relations
çatışmayı göze almak Verb
güvenlikçi perspektif Noun, Politics-Intl. Relations
bir sorunu doğru açıdan görmek Verb
birşeyi … açısından görmek Verb
birşeye … perspektifinden bakmak Verb
birşeye … penceresinden bakmak Verb
birşeye … açısından bakmak Verb
birşeyi … açısından değerlendirmek Verb
alttan görünüş
perspektif plan