plunge

  1. (suya vb.) dal(dır)mak, bat(ır)mak.
    He plunged into the water. He plunged his hand into the water.
    The elephant plunged into the forest.
  2. saplamak, sokmak.
    to plunge a dagger into one's heart: birinin kalbine hançer saplamak.
  3. zorla içine atmak, sürüklemek.
    to plunge a country into a war: bir memleketi savaşa sürüklemek.
  4. içine/ileriye atılmak, yarıp geçmek.
    to plunge through a crowd.
  5. düşünmeden sonu şüpheli işlere para yatırmak, düşünmeden harcamak, kumar oynamak.
    to plunge on the stock market.
  6. düşünmeden/acele ile bir işe girişmek/atılmak, batmak.
    to plunge into debt: boyuna kadar borca batmak.
  7. uçurumdan/yokuş aşağı hızla kaymak, inmek.
    The road plunges along the slope: Yol yokuş aşağı iniyor.
  8. gömülmek, batmak, dalmak.
    The room was plunged into darkness: Oda karanlığa gömüldü.
  9. (at. gemi vb.) fırlamak, hızla ileriye atılmak.
  10. (suya vb.) dal(dır)ma, bat(ır)ma, atlama, dalış, atılış.
  11. atılma, fırlama, saldırma.
    a plunge into the danger.
  12. yüzme, yüzüş.
  13. yüzme/dalma havuzu.
  14. kendini verme, atılma.
  15. tehlikeli, girişim/teşebbüs, kumar.
elini cebine daldırmak Verb
(biraz tereddütten sonra) tehlikeye/sonu meçhul/dönüşü imkânsız işe atılmak.
bir ülkeyi savaşa sokmak Verb
bir milleti borca batırmak Verb
gittikçe daha büyük zarara girmek Verb
(fiyatlar) birden düşmek Verb
hemen bir tarife girişmek Verb
İngiliz lirasında düşüş
dalmak Verb
tartışmaya girişmek Verb
işe girişmek Verb
borca batırmak Verb
borca batmak Verb
borca batmak Verb
birşeye sürüklenmek Verb
birşeye kapılmak Verb
birşeye batmak Verb
birşeye dalmak Verb
birşeye gömülmek Verb
odaya dalmak Verb
birini çaresizliğe düşürmek Verb
birini birşeye batırmak Verb
birini birşeye sürüklemek Verb
birini zorla birşeye sokmak Verb
birşeyi birşeye saplamak Verb
birşeyi birşeye batırmak Verb
birşeyi birşeye sokmak Verb
birşeyi birşeye daldırmak Verb