Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
smack
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Noun
hafif koku/lezzet.
The chicken had a smack of garlic.
Noun
cüz'î miktar, eser, iz, emare, ima.
Noun
sille, tokat, şamar, şaplak.
a smack in the eye/face
: (surata inen bir tokat gibi) ters bir cevap, umulmayan bir aksilik.
Noun
şapırtı, ağzını şapırdatma.
Noun
öpme şapırtısı.
Noun
balıkçı gemisi, özellikle balıkları canlı muhafaza edecek havuzu olan gemi.
Noun
eroin.
Verb
smack of
: andırmak, ima etmek, imada bulunmak, çeşnisinde/lezzetinde olmak, … tadını/hissini vermek.
This cake smacks of strawberry. That story smacks of prevarication. Your politeness smacks of condescension.
Verb
sille/tokat/şamar vurmak.
Verb
ağzını/dudaklarını şapırdatmak.
Verb
şırrak diye çarp(ış)mak.
Verb
şakla(t)mak.
Verb
şapırtı ile öpmek veya tatmak.
Adverb
ansızın, birdenbire, apansız, ânide, hızla.
He rode smack up against the side of the house. He fell smack on the floor.
Adverb
dosdoğru, doğruca, tam.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
smack one's lips
dudaklarını şapırdatmak
Verb
smack in the eye
göze yumruk yeme
smack of knowledge
biraz bilgi sahipliği
get a smack in the eye
gözüne yumruk yemek
Verb
have a smack at
teşebbüs etmek, atılmak, saldırmak.
have a smack at sth
bir girişimde bulunmak
Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.