tied

  1. bağlı
aşırı derecede annesine düşkün olmak Verb
eli kolu bağlı olmak Verb
bir kimseye ziyadesiyle bağlı, onun dizinin dibinden ayrılmayan, her emrine göre hareket eden, kılıbık.

He's forty years old, but he won't leave home, because he's tied to his mother's apron strings: Kırk yaşında ama evden ve annesinin dizinin dibinden ayrılmaz.
pata gelmek Verb
bağlanmak Verb
(a) çok kızmış, sinirli, (b) sabırsız, patlayacak halde, yerinde duramaz (halde).
tutuk konuşan
dili tutuk
tek bir sigorta şirketini temsil eden acente Noun
bağlı yardım
şartlı yardım
projeye bağlı kalkınma yardımı
bağlı kredi
projeye bağlı kredi
sözleşmeli garaj
(Br) belirli bir bira fabrikasıyla sözleşmeli birahane
düğümlü
belli bir amaç için verilen kredi
bir amaca bağlı istikraz
şartlı borç
bir ülkeden bir ötekisine
bağlı kredi
paranın borcu veren ülkede harcanması şartıyla verilen borç
borç veren ülkeden borç miktarı tutarında mal ya da hizmet satın alınması koşuluyla bir ülkenin öbür ülkeye verdiği borç
istihdam yarattığından ve borcu veren ülkenin ödemeler dengesini etkilemediğinden
bağlı borçlar alışılmış bir dış yardım türüdür
bağlı borç
bağlı mağaza (rakiplerin değil de yalnızca bir üreticinin ürünlerini satmak zorunda olan perakendeci mağazası
(US) bir şeyi satın alabilmek için başka bir şeyi de alma şartı
tüm alımlarını
bir kişiden sağlamayı bir sözleşme ile taahhüt eden kişice işletilen dükkân veya işletme
tüm elemanlarını
dar üretim vadesi Noun
angaje
endekse bağlı
(düzenlemeler , planlar , vb ile ilgili olarak) iyi hazırlanmış
meşgul
bir sözleşme ile bağlanmak Verb
aşırı derecede karısına bağlı olmak Verb
başka bir şirketle bağlantılı olmak Verb
başka işlerle meşgul olmak Verb
düğümlenmek Verb
bocalamak Verb
dili damağına dolaşmak Verb
sağını solunu bilememek Verb
şaşırıp kalmak, ne yapacağını bilememek, işin içinden sıyrılamamak.
işe zincirle bağlı olmak Verb