ufak

Turkish-English Translation

  1. little
  2. insignificant
  3. inconsiderable
  4. trifling
  5. petit
  6. fractional
  7. piddling
  8. piffling
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

çok ufak
tiddly
en ufak
least
herhangi bir sınıfa girmeyen ufak
barque
ufak ameliyat
minor operation
ufak armağan
gratuitous article
ufak ayrıntılarla ilgilenmek
to fuss Verb
ufak balta
hatchet
ufak benek
speck
ufak bir delik açmak
to puncture Verb
ufak bir delil ile birini mahkûm etmek
to condemn someone on slight evidence Verb
ufak bir farkla yaklaştırma
close ec
ufak bir Hollanda parası
stiver
ufak bir maaşla geçinmek
to live on a small salary Verb
ufak borçlar
petty debts Noun
ufak bostan kirpisi
hedgehog
ufak çeneli
chinless
ufak çengel
crotchet
ufak çıkıntı
tab
ufak çivi
tack
ufak çocuk
tiddler
ufak çocuk
tot
ufak dalgalar meydana getirmek
to ripple Verb
ufak davul
tambour
ufak değişiklik
minor change
ufak değişiklikler
fraction changes Noun
ufak delikler açmak
to pink Verb
ufak demet
wisp
ufak entrikalar
little schemes Noun
ufak esnek disk
diskette
ufak ev
lodge
ufak farkla çoğunluk
bare majority
ufak gelir
small income
ufak geliri olan kişi
small-fund holder
ufak gemi kaptanı
skipper
ufak giderler
petty charges Noun
ufak giderler
petties Noun
ufak göl
pond
ufak halka
ringlet
ufak hata
slight fault
ufak hırsızlık
petit larceny
ufak işlerle vaktini boşa harcamak
to piddle Verb
ufak işletme
small business
ufak kabartma daire
roundel
ufak kaza
minor accident
ufak kerpeten
nippers
ufak kesik
snick
ufak kısım
tithe
ufak kitapçı
bookstall
ufak kredi
small advance
ufak kule
turret
ufak kusurlar
minor defects Noun
ufak lokanta
diner
ufak maaşını telafi etmek
to offset one's small salary Verb
ufak masraflar
minor expenses Noun
ufak masraflar
petty charges expenses Noun
ufak miktar mal
goods of small bulk
ufak oyuk
dent
ufak para
copper
ufak para
loose money
ufak para
token coin
ufak para
small coin
ufak para
fractional currency
ufak para
small money
ufak para
subsidiary money
ufak para
broken money
ufak para
divisional currency
ufak para
decimal coinage
ufak para (5 sent'lik
minor coin
ufak parça
dollop
ufak parça
snippet
ufak parça
scrap
ufak parça
split
ufak parçalar haline getirmek
to shred Verb
ufak rol
bit
ufak saman yığını
cock n
ufak servet
narrow fortune
ufak servet
small fortune
ufak şey
mite
ufak şey
pinpoint
ufak şey
dingbat
ufak şeylerde tutumlu olup büyük şeylerde savurgan kimse
penny wise and pound foolish
ufak şiş
nodule
ufak şişe
vial
ufak suç
minor crime
ufak taksitler
petty instal l ments Noun
ufak taksitler
petty instalments Noun
ufak tasarrufçuların tasarruflarını toplayarak
open-end trust
ufak tefek
petty
ufak tefek
diminutive Adjective
ufak tefek
minion
ufak tefek borçlar
paltry debts Noun
ufak tefek eşya satıcısı
sundriesman
ufak tefek ev işleri
little domestic offices Noun
ufak tefek işlere koşmak
to run messages Verb
ufak tefek işlerle geçinen adam
roustabout
ufak tefek masraflar
petty expenses Noun
ufak tefek onarımlar
minor repairs Noun
ufak tefek önemsiz işler
potty little jobs Noun
ufak tefek şey
easy proposition
ufak tefek şeyler
flotsam and jetsam
ufak tefek şeyler
sundries Noun
ufak tefek şeyler
odds and ends Noun
ufak tefek şeyler aşıran hırsız
small-time thief
ufak tefek şeyler satan bayi
petty dealer
ufak tefek şeylerde yardıma çağırmak
to cry wolf too often Verb
ufak tefek şeylerden ötürü ağız dalaşı yapmak
to bicker Verb
ufak tefek süs eşyaları
(Fr.) bric a brac Noun
ufak tefek yan gelirler
pickings Noun
ufak tekerlek
trundle
ufak tekerlek
roller
ufak torpido muhribi
corvette
ufak ufak
bit by bit
ufak ufak biriktirmek
to save little by little Verb
(borsadaki kurlar) ufak iniş çıkışlar göstermek
to move in a narrow range Verb
(eskiden) en ufak değerdeki Fransız parası
sou
(kadınlar , kızlar) ufak tefek
petite
asıl melodiye ilave edilen ve ufak olarak yazılan notalar
grace
az ama hızlı kâr etmek için ufak miktarlarda
scalping
banyo edilmek üzere film postalamaya elverişli ufak torba
mailer
bazı ufak böceklerin salgısı olan yapışkan sıvı
honeydew
bir hayır kurumu vb yararına ufak tefek eşya satışı
jumble sale
bir seçimi ufak bir farkla kazanmak
to win an election with a narrow margin Verb
bir şeyi un ufak yapmak
to reduce something to ashes Verb
bir tasarıyı ufak çapta gerçekleştirmeye çalışmak
to kick around Verb
bir yerden bir yere dolaşarak ufak tefek şeyler satmak
to peddle Verb
birçok ufak tefek mahrumiyet çekmek
to suffer many small privations Verb
borçtan ufak bir dilimi silmek
to trim a small slice off the debt Verb
büyük orman ağaçları altında büyüyen ufak ağaç veya çalılar
underwood
çiftlikte asıl binadan ayrı ufak bina
outhouse
çömlekçilikte ufak çatlak ve çizgiler yapmak
to craze Verb
dikilmek için kesilen ufak dal
slip
en ufak ayrıntısına kadar
to a dot
en ufak bir değişikliğe uğramadan olduğu gibi kalma
like a fly in amber
en ufak bir delil bile yok
no evidence on which you could hang a cat
en ufak bir delil bile yok
not one shred of evidence
en ufak bir ihtimal dahi bulunmama
not the ghost of a chance
en ufak bir itirazı olmadan kabul etmek
to agree without the slightest reservation Verb
en ufak bir kışkırtma da
at (on) the slightest provocation
en ufak bir sağduyu olmamak
to not a grain of common sense Verb
en ufak bir şeyden alınmak
to take offense at the slightest thing Verb
en ufak bir şeyden nem kapmak
to take offence at the slight est thing Verb
en ufak bir şeyden parlamak
to flare up at the least thing Verb
en ufak bir sır vermemek
to maintain strictest secrecy Verb
en ufak bir tahrikle
at (on) the slightest provocation
en ufak bir ümit bile yok
not a grain of hope
en ufak bir zekâ belirtisi olmamak
to not the least glimmer of intelligence Verb
en ufak enerji birimi
quantum
en ufak miktarda para
sou
en ufak ölçüde
remotely Adverb
en ufak şey
tittle
evde ufak tefek işler yapmak
to do odd jobs about the house Verb
genelde armağan edilebilecek ufak tefek şeyler
novelties Noun
giysilerini ufak bir valize tıkmak
to jam one's clothes into a small suitcase Verb
gümrük memurlarının sürekli bulunmadığı ufak liman
outporter
herhangi ufak bir alet
jigger
ibrenin en ufak değişikliklerini gösteren pusula
variation compass
içine ufak tefek şeyler konulan küçük kutu
tidies
iki perde arasında oynanan ufak piyes
intermezzo
kapaklı ufak delik
scuttle
nefsi körletici ufak tefek yiyecek
emergency snack
önemsiz , ufak tefek şeyler satan bayi
petty dealer
parası sadece ufak bir kâr getirmek
to get only a small pims for one's money Verb
parası sadece ufak bir kâr getirmek
to get only a small profit for one's money Verb
seçimi ufak bir farkla kazanmak
to win an election with a narrow margin Verb
tabanca gibi ufak silahlar
small arms Noun
tereke idarecisine kalan ufak tefek şeyler
dead man's shoes Noun
tiyatroda ufak rollere çıkan kimse
utility man
un ufak etmek
to crumble something finely Verb
un ufak olmak
to crumble to pieces Verb
üzerine not yazılan ufak pusula
cue card
yaşça büyük öğrencinin ufak tefek işlerine koşan öğrenci
fag
yüksek bir kimsenin yaptığı ufak yardım
widow's mite
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Boyutları gerekenden ... olağandan küçük
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.