wreck

  1. Noun enkaz, harabe, yıkıntı, virane.
  2. Noun dalgaların kıyıya attığı enkaz ve mallar.
  3. Noun gemi enkazı.
  4. Noun geminin kazaya uğraması, kazaya uğramış gemi.
  5. Noun mahvolma, harap olma, yıkılma, kırılma.
    the wreck of one's hopes: bir kimsenin ümitlerinin kırılması.

    My plan's a wreck , we can't go on with it: Planım mahvoldu, onu gerçekleştiremeyiz.
  6. Noun harap olmuş kimse.
    He is a complete wreck: Sağlığı mahvoldu.
    The strain of his work left him
    a complete wreck . İşinin zorluğu onu büsbütün mahvetti.
  7. Verb gemiyi kazaya uğratmak/karaya oturtmak.
    The ship was wrecked on the rocks.
  8. Verb kazaya uğramak, kazazede olmak.
    The trains wrecked at the crossing.
  9. Verb yık(ıl)mak, harap etmek/olmak, enkaz haline gelmek/getirmek.
    wrecking bar (bkz: pinch bar ).
  10. Verb mahvetmek.
    The weather has completely wrecked our plans.
  11. Verb tahrip etmek, parçalamak, enkaz/hurda haline getirmek.
eski benliğinin enkazı durumuna gelmek Verb
batmaktan kurtulmak Verb
batmış geminin yerini belli etmek için işaret koymak Verb
gemi enkazını yüzdürmek Verb
gemi enkazının yüzen tahta parçaları Noun
uçak enkazı Noun, Aviation
karaya oturan bir gemiye bakmakla görevlendirilen memur
(gemi) kazaya uğramak Verb
batık Noun, Maritime Traffic
(gemi) tam ziya
(sigorta) tam zayi
(kaza sigortası) tren faciası
sahne enkazı
sahipsiz enkaz
(otomobil) haşat
bir ticarethaneyi batırmak Verb
bir treni yaydan çıkarmak Verb
treni raydan çıkarmak Verb
bir treni raydan çıkarmak Verb
yıkılmak Verb
leş şamandırası
dalgaların kıyıya attığı mallar
birinin planlarını altüst etmek Verb
yıkılmak Verb