Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
yoke
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Noun
boyunduruk
Noun
boyunduruk. (bkz:
harness
) (1).
Noun
(boyunduruğa koşulmuş) çift hayvan.
five yoke of oxen
: beş çift öküz.
Noun
tasma, çatal, gömüldürük.
Noun
(sakaların) omuz sırığı.
Noun, Machines
kelepçe: iki parçayı birbirine bağlayan mengene gibi nesne.
Noun, Maritime Traffic
yeke.
yoke of a rudder
: dümenin boyunduruk yekesi.
Noun
bağ, bağlantı.
the yoke of marriage
: evlilik bağı.
Noun
esaret, kölelik, kölelik.
under the yoke
: esaret/boyunduruk altında.
throw/cast off the yoke
:
esaretten/kölelikten kurtulmak.
Noun
hizmet.
They were brought under the yoke of the king.
Verb
boyunduruk geçirmek/ vurmak, boyunduruğa koşmak.
yoke the oxen together. yoke the oxen to the load.
Verb
(hayvanı) arabaya/ kağnıya/çifte koşmak.
Verb
bağla(n)mak, birleş(tir)mek.
Verb
birlikte çalış(tır)mak.
Verb
evlendirmek, nikâhlamak.
Verb
esir/ köle etmek.
Noun
(bkz:
yolk
)
Noun
yumurtanın sarısı.
Noun, Biology
dişi yumurtanın dölü oluşturan ve besleyen özü. [
İlgili sıfat:
vitelline
].
Noun
yapağı yağı.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
(garment) yoke
roba
clip yoke
bağlantı kapağı
under the yoke
boyunduruk altında
yoke of matrimony
evlilik boyunduruğu
yoke of oxen
koşulan bir çift öküz
yoke sac
embryo torbası.
yoke stalk
embryo torbasını embryoya bağlayan ince boru.
shoulder yoke for carrying goods
omuzluk
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.