göz alabildiğine.
I see nothing but houses as far as the eye can reach: Göz alabildiğine evden başka bir şey görmüyorum.
insan yardımının ötesinde olmak
Fiil
bütçesi müsaade edecek kadar olmak
Fiil
erişilebilir bir uzaklığa gelmek
Fiil
hacimden tam yararlanma ve yükleme
nehirden limana giriş yeri
piyasaya uzanma (belirli bir kampanya yoluyla kendilerine ulaşılabilecek toplam olası müşteriler
bir şeyi birinin ulaşamayacağı yere koymak
Fiil
ulaşmak, varmak, vasıl olmak.
The boat reached the shore. His letter reached me. We reached Paris on Sunday. reach the age of sixty. reach an agreement.
Fiil
erişmek, yetişmek, gelmek.
to reach a book on a high shelf. The anchor reached bottom. reach the end of a book.
It has reached my ears that: Kulağıma geldi/çalındı.
Fiil
uzatmak.
Please reach me the coffee pot/the sugar. reach down: elini uzatmak.
reaching out his hand in greeting.
Fiil
haberleşmek, irtibat sağlamak.
I called but I couldn't reach you. He can always be reached on the office telephone.
Fiil
(bir yekûna) varmak/ulaşmak/baliğ olmak.
The cost will reach millions.
Fiil
(silahla/füze ile) vurmak.
Fiil
uzanmak.
The garden reaches down to the lake: Bahçe göle kadar uzanır.
reach for: almak
üzere uzanmak, uzanıp almak.
reach across the table and pick up the book.
reach ahead: ileriye uzanmak.
Fiil
uzanmak, el atmak.
to reach for a gun.
Fiil
(etki vb.) yayılmak, kapsamak.
Fiil
gelmek, erişmek.
the coat reaching to the knee.
Fiil
(zaman) sürmek, devam etmek.
Fiil
(bir durum) almak, (bir yere/duruma) ulaşmak, varmak.
Fiil
erişmek, nüfuz etmek.
Fiil
rüzgâra karşı seyretmek.
Fiil, Denizcilik
ulaşma, varma, varış, muvasalat.
İsim
yetişme, erişme.
beyond one's reach: insanın erişemeyeceği yerde, iktidarı dışında.
beyond reach = out of reach: erişilmez, ulaşılmaz, yetişilmez, yetişilemeyecek yerde.
within reach of his hand: elinin yetişebileceği yerde.
No help was within reach: Çevrede yardım edecek kimse yoktu.
within the reach of small purses: fakirlerin de alabileceği fiyatta.
İsim
erim, menzil.
within the reach of voice.
İsim
kol uzunluğu, erişme mesafesi.
have a long reach: kolu uzun olmak, çok ileriye uzanabilmek.
He has a longer reach than I have so he can climb better.
İsim
etki alanı, görüş sahası.
İsim
uzantı, temadi, alan, saha, bölge.
Further to the north there are great reaches of forest. A small community living on the upper reaches of the Amazon.
a reach of woodland.
İsim
omurgaya dik esen rüzgârda alınan yol.
close reach: rüzgârın yan ve önden esmesi,
beam reach:
rüzgârın omurgaya dik esmesi,
broad reach: rüzgârın yan geriden esmesi] halinde alınan yol.
İsim, Denizcilik
nehrin iki kıvrımı arasındaki düz kısmı.
İsim
belli bir aşamaya varmak
Fiil
temel konularda genelde anlaşmak
Fiil
yüksek fiyata erişmek
Fiil
yüksek randıman standardına erişmek
Fiil
limana sağ salim varmak
Fiil
hatırı sayılır miktarda satış yapmış olmak
Fiil
bir anlaşmaya varmak
Fiil
bir uzlaşmaya varmak
Fiil
hayatında dönüm noktasına gelmek
Fiil
karara varmak
Fiil, Hukuk
bir şey hakkında anlaşmaya varmak
Fiil
(enflasyon) gelecek yıl 8-10 %'lik düzeye varmak
Fiil
alacaklılarla uzlaşmak
Fiil
bir şey hakkında anlaşmaya varmak
Fiil
bir anlaşmaya varmak
Fiil
görüş birliğine varmak
Fiil
fikir birliğine varmak
Fiil
elini aşağıya uzatmak
Fiil
zoru başarmaya çalışmak
Fiil
varacağı yere varmak
Fiil
yolculuğunun sonuna varmak
Fiil
birine sesini duyurmak
Fiil
biriyle temasa geçmek
Fiil
biriyle iletişim kurmak
Fiil
limana sağ salim varmak
Fiil
emeklilik yaşına gelmek
Fiil
yaş haddini doldurmak
Fiil
mesleğinin doruğuna çıkmak
Fiil
işin sonuna ulaşmak,
k.d. yüzüp yüzüp kuyruğuna getirmek.
bölümün sonuna varmak
Fiil
emeklilik yaşına gelmek
Fiil
vergiye tabi duruma gelmek
Fiil
merdivenin son basamağına çıkmak
Fiil
merdivenin en üst basamağına çıkmak
Fiil
dönüm noktasına gelmek
Fiil
Lordlar Kamarası Başkanı veya Adalet Bakanı olmak.
baliğ olmak, tutmak, tutarında olmak.
sums reaching to a considerable total.
Karada Çıkabilecek Yangınlarla, Deniz, Liman veya Kıyıda Çıkıp Karaya Ulaşabilecek ve Yayılabilecek veya
Karada Çıkıp Kıyı, Liman ve Denize Ulaşabilecek Yangınlara Karşı Alınabilecek Önleme, Söndürme ve Kurtarma Tedbirleri Hakkında Yönetmelik
Özel Isim, Hukuk
ağızlamak
Fiil, Denizcilik
uzanılırsa erişilebilecek uzaklıkta
mütevazı bütçe ile alınabilir
herkesin erişebileceği yerde