[beautiful]

fıstık gibi
güzelleştirilmek Fiil
güzel, dilber, zarif, lâtif, sevimli, şirin, (maddî ve manevî anlamda).
a beautiful dress/child/girl/scene/day/song. Sıfat
mükemmel.
She served us a beautiful roast of beef. Sıfat
harikulâde, fevkalâde. Sıfat
zengin, kültürlü, asil, seçkin, güzide kimseler.
fıstık (argo)
güzelleşmek Fiil
(a) güzellik kavramı, (b) güzel şeyler/kimseler.
the good and the beautiful: iyi ve güzel şeyler/kimseler.
(c) güzellik ülküsü/ideali.
to strive to attain the beautiful: güzellik ülküsüne erişmeye çalışmak.