kendi malının yegâne sahibi olmak
Fiil
kendi malınin yegâne sahibi olmak
Fiil
malı mülkünün tümünün hâkimi olmak
Fiil
bütün piyasayı elinde tutmak
Fiil
bütün piyasayı kapsamak
Fiil
bir kimsenin bütün mamelekini oluşturmak
Fiil
bir kimsenin bütün mâmelekini oluşturmak
Fiil
birinin bütün payını ödemek
Fiil
tüm, bütün, tam, tamam, tekmil.
the entire population. an entire success. entire confidence.
parçalanmamış, bölünmemiş, yekpare.
eksiksiz, kesintisiz, azaltılmamış, kısaltılmamış.
tek parçalı, yekpare, kenarı dilimli olmayan (yaprak).
Botanik
iğdiş edilmemiş (hayvan özellikle at).
an entire horse.
her iki taraf için de yükümlülükler bir bütün oluşturan
yani edimlerinin bölünemediği akit
edimlerin bölünemediği akit
bir tek kişinin imzaladığı kira sözleşmesi
kendi mameleki üzerinde tam tasarruf hakkına sahip olmak
Fiil
toplam servet üzerinden vergi almak
Fiil
bütün mülk üzerine icra uygulamak
Fiil
bütün mülk üzerinde icra uygulamak
Fiil
bir sözleşmenin bütünü için esas olan maddi bir hata
İsim, Hukuk
bir makalenin tümünü basmak
Fiil
ödemeleri bütün bir mali yıla dağıtmak
Fiil