(a) canlı, hayatta, (b) yeryüzünde, meydanda.
havadan yere
demirleme yeri, demir atacak yer.
pazarlama kampanyasıyla ilgili ikincil bilgi
bir reklamda geri plan
bir radyo yayını ya da filmde ses efektleri ya da fon müziği
öğütülmek Fiil
defnedilmiş
toprak altında
gömülmüş
(a) temel kazmak, inşaatın ilk kazısını yapmak, başlangıç yapmak.
to break ground for a new housing
development. (b)
den. demir almak, (c)
break new/fresh ground: çığır açmak, yeni keşifler/yenilikler yapmak.
Scientists are breaking fresh ground every day in their search for medicines.
(a) (sapanla toprağı) sürmek, (b) temel kazmak, temel atmak, işe başlamak, (c) zemin hazırlamak, hazırlık
(plânlarını) yapmak.
break fresh/new ground: çığır açmak, bir işi ilk olarak yapmak, yeni/özgün eser vücude getirmek, keşif yapmak.
bozuk zemin
inşaat zemini
mezarlık
mezarlık. İsim
kamp alanı
kalafat yeri
ikna edici sebep
ortak inanış, ortak çıkar. İsim

common ground! aynı fikirdeyim, mutabıkız. İsim
(a) yol almak/katetmek, (b) ilerlemek, ilerleme kaydetmek, (c) konuya değinmek, konuyu işlemek.
I'll
try to cover all the ground in a short speech of half an hour.

dead space ile ayni anlama gelir. menzil dışı, ateş sahasının dışında kalan alan. İsim
toprak teli. İsim, Elektrik-Elektronik
ihtilaflı konu
çöplük
etrafı çevrili alan
beden eğitimi alanı
feeding ile ayni anlama gelir. otlak, çayır, mer'a.
balığı bol bölge.
uçağın inip kalkabileceği küçük alan
futbol sahası İsim, Futbol
yasak bölge
ilerlemek, ilerleme kaydetmek.
(a) ilerlemek, ilerleme kaydetmek.
During the second day of fighting the army began to gain ground.
(b) onaylatmak, kabul ettirmek, (c) yayılmak, genişlemek, (d) başarı kaydetmek, durumu düzeltmek, (e) önemi artmak.
(üstün kuvvet vaya mantık karşısında) yenildiğini kabul etmek, boyun/baş eğmek, pes demek.
(a) (geri) çekilmek, (ordu) ric'at etmek.
Under our attack the enemy was forced to give ground.
(b) iddiasından vazgeçmek, (c) gitgide önemini kaybetmek.
yer, yeryüzü, arz.
Snow covered the ground. The branch broke and fell to the ground. İsim
toprak.
The ground was hard. İsim
arazi, arsa.
rising ground: yokuş, bayır. İsim

grounds: (a) alan, saha, meydan.
picnic grounds. hunting ground. (b) sebep, mesnet, vesile.

grounds for divorce: boşanma sebebi.
No grounds for complaint: Şikâyete sebep yok.
on the ground that: nedeniyle, sebebiyle, bahanesiyle, ileri sürerek.
İsim
konu, mevzu, nokta, husus, tartışma/konuşma zemini.
This report covers a great deal of new ground:
Bu rapor birçok yeni konuları kapsıyor.
İsim
dayanak, mesnet, mebde, prensip, temel, esas, bir fikri/kuramı doğrulayan/destekleyen gerçekler.
on
sure/firm ground: sağlam temele/esasa dayanarak.
İsim
(kumaş, resim vb.) yüzey, zemin, düz satıh.
The cloth has a blue pattern on a white ground. İsim
toprak, sıfır potansiyelli nokta. İsim, Elektrik-Elektronik
denizin dibi, dip.
Our ship touched the ground. İsim, Denizcilik
kara, yeryüzü. İsim
(marangozlukta) taban, astar. İsim
yer, yeryüzünde bulunan/vaki olan/yaşayan/yetişen vb.
a ground attack. Sıfat
yeryüzüne ait/özgü. Sıfat
kara+, karada faaliyet gösteren.
ground forces: kara kuvvetleri. Sıfat, Askerlik2
(temel üzerine) kurmak/oturtmak/yerleştirmek/tesis etmek. Fiil
temel atmak, temel(i) olmak. Fiil
esasını/temelini öğretmek, esaslı şekilde öğretmek.
The class is well grounded in grammar.
ground
a pupil in mathematics: bir öğrenciye matematiğin esaslarını öğretmek.
Fiil
resme zemin boyası vurmak. Fiil
topraklamak, toprağa bağlamak. Fiil, Elektrik-Elektronik
(gemi) karaya otur(t)mak.
The boat grounded in shallow water. Fiil, Denizcilik
(fena hava şartları dolayısıyla) uçuş izni vermemek.
All aircraft have been grounded because of thick mist. Fiil, Havacılık
yere konmak/koymak/in(dir)mek/ vurmak/çarpmak.
ground arms! tüfek indir! Fiil
(beyzbol) yerdeki topa vurmak. Fiil
(esasa/temele) istinat et(tir)mek/dayan(dır)mak. Fiil
öğütülmüş, un/toz haline getirilmiş.
(yüzeyi) pürüzlü.
ground glass: buzlu cam.
grind
(geç.z.&s.f.).
hazırlık emri: uçak ve mürettebatı için harekete hazır ol emri. İsim
yolculuk programına göre gidilen her yerde müşteriye verilen yer hizmeti
suyun dibine batan olta yemi. İsim
(beyzbol) yere sürtünerek giden top. İsim
temel melodi: en kalın sesle tekrarlanan melodi. İsim
yer böceği
(Carabidae): kütük ve taşlar altında yaşayan bir böcek. İsim
atlama taşı

husk tomato ile ayni anlama gelir. fındık domatesi
(Physalis): kabuk içinde ufak domates gibi bir meyve veren bitki. İsim
bodur kiraz
(Prunus fruticosa). İsim
bu bitkilerin meyveleri. İsim
yer açıklığı (uçağın pervanesinin en alt ucu ile yer arasındaki aralık
alt açıklık İsim, Ulaşım
yerden yükseklik İsim, Ulaşım
taban örtüsü: sahne tabanına örtülen örtü. İsim

groundsheet ile ayni anlama gelir. nemden korumak, için tabana yayılan su geçirmez örtü. İsim
astar boya
çekilmiş kahve
arazi şartları İsim
toprak hattı bağlantısı
yerden kumanda
toprağa yakın kalın bitki örtüsü. İsim
çimen yerine yetiştirilen bodur bitki. İsim
(uçak) yer bakım-işletme personeli, meydan ekibi. İsim
(havaalanı) yer tesisleri İsim
kurdayağı
(Lycopodium sabaenifolium): sert yapılı bir tür yosun. İsim

ground pine ile ayni anlama gelir. kurdayağı
(Lycopodium obscurum, L. complanatum).
zemin kat. İsim
(iş hayatında) avantajlı mevki/durum.
to get in on the ground floor: bir işe ta başından başlamak
(üstün/avantajlı durumda olmak).
İsim
yer sisi
kara kuvvetleri İsim, Askerlik
yer donması
(Br) kara av hayvanı
parlatılmış cam. İsim
cam tozu. İsim
yer baldıranı
(Taxus canadensis): K. Amerikaya mahsus kalımlı bir funda. İsim
woodchuck İsim
dip buzu, su dibindeki buz. İsim
zemin ıslahı
temel bilgileri öğretmek.
She was well grounded by her mother in the manners used at the royal court. Fiil
kaşıntı: deriye çengelli kurt larvalarının girdiği yerde duyulan kaşınma hissi. İsim
yer sarmaşığı
(Glecoma hederacea. Nepeta hederacea) : nanegillerden yuvarlak yapraklı, mavi-mor çiçek açan bir bitki. İsim
(Br) başkasına kullanması ve üzerinde ev veya başka yapılar inşa etmesi için kiralanan arazinin asıl sahibi
arazi sahibi
anayasa
surface boundary layer
toprak teli. İsim
gayrimenkul kira sözleşmesi
gayri menkul kira sözleşmesi
emlak kirası (sözleşmesi
ground state İsim
yerden aydınlatma
toprak hattı
hız/akıntı göstergeci: bir ipe bağlanıp suya atılan, geminin hızını ve akıntı kuvvetini ölçmeye yarayan kurşun ağırlık. İsim
yerde dönme: uçağın kalkarken/inerken ânî dönmesi. İsim
kıyma
dayanır olmak Fiil
dayanmak Fiil
ziyaret edilen yerde müşteriye yerel taşıma
yerel gezi ve öteki hizmetler sağlayan şirket
burrowing owl İsim
kurtluca, meşecik
(ajuga chamaepitys). İsim

ground fir ile ayni anlama gelir. kurdayağı
(Lycopodium obscurum, L. complanatum). İsim
yerpembesi
(Gilia dianthoides): G. Kaliforniyada yetişen bir ot. İsim
moss pink İsim
kat plânı: binanın herhangi bir katının plânı. İsim
ana/temel plân. İsim
groundsill. İsim
demiryolu traverslerinin taban levhası. İsim
toprak levhası. İsim, Elektrik-Elektronik
yer eriği
(Astragalus caryocarpus): K. Amerika bozkırlarında yetişen ve erik biçiminde meyve veren bitki. İsim, Botanik
yer eriği (meyve). İsim
radar istasyonu
yer-çıngıraklı yılanı
(Sisturus miliarus).
pygmy rattlesnake, massasauga ile ayni anlama gelir. İsim
yer/arsa kirası. İsim
towhee İsim
ana kural, temel/esas kaide, temel ilke. İsim
uçak pilot okulu. İsim
kesilen çadırlık bez
yerdeki hız
uçağın yere göre hızı
yer hızı
tarla sincabı
(Citellus tridecemlineatus): Merkezî ve K. Amerikada bulunan sincapgillerden kemirici hayvan. İsim
chipmunk İsim
yer personeli
(radyo) yer istasyonu
zemin etüdü
havaalanında geçirilen zaman
iki durak arasında yerde geçirilen zaman
yer birlikleri İsim
yer savaşı
kızak
(deniz) kızağın üstünde hareket ettiği zemin
sabit kızak
toprak teli. İsim
temel
kaide
astar
yükseklik
tümsek
demirleme yeri (iyi demir tutan deniz dibi
bayram yeri
(spor) kendi sahası İsim
iniş alanı
kiralanmış arazi
kanuni neden
gerekçe
kanuni gerekçe
düz arazi
(a) gerilemek, üstünlüğünü kaybetmek, fenalaşmak, (b) (ordu) ric'at etmek, geri çekilmek, (c) rağbetten düşmek, itibar görmemek.
dolma arazi
tarafsız alan
tarafsız saha
yeni ülke
yeni toprak
serbest arazi
geçit resmi yapılan yer
fabrika sahası İsim
makul nedenler
spor alanı
oyun alanı İsim, Spor
tümsek
arızalı arazi
kuşlak
av yatağı
sağlam toprak
spor alanı
(gemi) karaya oturmak Fiil
(gemi) batmak Fiil
antreman sahası İsim
talim alanı
engebelik
ölü açı
görünmeyen arazi