karavan park yeri
bir panayır alanında vb verilen stand
manken
sergi standı
fuar standı İsim
fuar pavyonu
değişmeden durma
meyve tablası/sergisi, işporta. İsim
(US) taksi durağı
ayaklı elbise askısı
(fuar) danışma standı
birinin kendisi hakkındaki düşüncelerini bilmek Fiil
bagaj konulan yer
pazar yeri
pazar tezgâhı
kahvaltı sehpası.
nota sehpası İsim
gazete bayii
(US) gazete bayii
kuralları önemsememek Fiil
bir gecelik temsil. İsim
bir tek temsil verilen yer/şehir. İsim
bir gecelik ilişki İsim, Cinsellik
tek gecelik ilişki İsim, Cinsellik
park ayağı İsim, Ulaşım
ayaklı kül tablası. İsim
(ayakta) dur(dur)mak, dik(il)mek. Fiil

stand up: ayağa kalkmak, dikilmek. Fiil
bulunmak, kaim/kâin olmak.
The asylum stands upon the hill. Fiil
durmak, ayakta kalmak.
the old house still standing. Fiil
durmak, hareketsiz kalmak. Fiil
çekilmek.
stand aside: kenara çekilmek.
stand aside in favor of someone: birinin lehine
bir işten çekilmek/feragat etmek.
stand back: geriye çekilmek.
Fiil
baki kalmak, değişmemek, cari/yürürlükte/muteber olmak.
My offer/decision still stands: Teklifim/kararım
hâlâ bakidir/değişmedi.
Fiil
olmak, bulunmak, durmak, kalmak.
as it stands: olduğu gibi.
as matters stand: şimdiki halde.

let stand: (olduğu gibi) bırakmak.
I still stand your friend. They stand in danger of a lawsuit. The thermometer stood at 25°C.
He stands third: Sırada üçüncüdür.
Fiil
sabit olmak. Fiil
(su) durgun olmak. Fiil
inat etmek, ayak diremek, sebat etmek, fikrinde/düşüncesinde/kanaatinde olmak, taraftar olmak.
How
do you stand on human rights? İnsan hakları konusunda kanaatiniz nedir?
to stand for free trade: serbest ticaret taraftarı olmak.
Fiil
boyu … olmak, belirli bir uzunlukta/yükseklikte olmak.
He stands six feet: Boyu 1.83 m dir. Fiil
aday olmak. Fiil
gitmek, yol tutmak, yönelmek, doğrulmak. Fiil, Denizcilik
(aygır vb.) döllemeye hazır olmak. Fiil
çekmek, dayanmak, tahammül etmek.
He cannot stand criticism: Tenkide tahammülü yoktur.
I can't
stand it any longer: Artık buna tahammülüm kalmadı.
He stands nothing to lose: Bu işte onun kaybedeceği bir şey yoktur.
Fiil
ısmarlamak, ikram etmek, ziyafet masrafını ödemek.
stand someone a lunch: birine yemek ısmarlamak.

I'll stand you a drink: Sana bir içki ısmarlayayım.
Fiil
görev yapmak, görevi başında bulunmak, (nöbet vb.) tutmak.
to stand watch aboard ship: gemide gözcülük yapmak. Fiil
uymak, uygun gelmek. Fiil
girişmek.
to stand a fight: kavgaya girişmek. Fiil
durdurmak. Fiil
ayakta duruş, durma, dikilme İsim
hareketsizlik, durgunluk, durma, hareket etmeme. İsim
tutum, durum, davranış, bir olay/fikir karşısında takınılan tavır.
What is your stand in this issue:
Bu konuda tutumunuz nedir?
make one's stand clear: durumunu/tutumunu açıklamak.
make a stand against someone: birine karşı cephe almak/ direnmek/kafa tutmak.
İsim
durak, durulan yer.
a taxicab stand: taksi durağı. İsim
sehpa. İsim
hatip kürsüsü. İsim
satış tezgâhı, işporta. İsim
raf, eşya koymağa mahsus yer.
hatstand: şapkalık. İsim
gezici tiyatronun temsil vermek için konaklaması.
a one-night stand: bir gecelik temsil (için konaklama). İsim
çekirdekten yetişen ağaç, başkaları kesilince tek kalan ağaç. İsim
bir ormanda/bölgede yetişen ağaçlar. İsim
bir tarlada yetişen ekin. İsim
bir kovanda bulunan arılar. İsim
takım, dizi, grup. İsim
bir askerin tam teçhizatı (bu anlamda çoğulu:
stand). İsim
gözde adayların hemen ardından gelmek Fiil
davalı olmak Fiil
tehir edilmek
ertelenmek Fiil
ertelemek Fiil
bir tutumda yalnız kalmak Fiil
katılmamak Fiil
uzak durmak Fiil
bir şeyden uzak durmak Fiil
aday olmak Fiil
kenara çekilmek Fiil
kaçılmak Fiil
savulmak Fiil
yana çekilmek Fiil
(borsa) çok düşük olmak Fiil
vazıyet almak Fiil
geriye doğru adım atmak Fiil
geri gitmek Fiil
geriye çekilmek
geri çekilmek Fiil
sırt sırta vermek Fiil
soğuk büfe
dinlemek de kalma İletişim
(a) arka çıkmak, desteklemek, tarafını tutmak, (b) (sözünde) durmak, sebat etmek, sadık kalmak.
I
stand by what I said. (c) hazır olarak beklemek, yakınında durmak, ayrılmamak, (d) karışmamak, yardım etmemek, ilgisiz kalmak.
uzak durmak, yaklaşmamak, kendini emniyete almak.
kenara çekilmek Fiil
mukayese edilebilmek, hemen hemen aynı değerde/ayarda olmak, boy ölçüşebilmek.
His novels bear comparison
with the most famous western writers.
mahkûm olmak Fiil
hatasını anlamak Fiil
söylediğini düzeltmek Fiil
hata yaptığını kabul etmek Fiil
dükruvar yüklemek Fiil
teminat vermek Fiil
dükruvar yüklenmek Fiil
mahkemede tanıklık yaptıktan sonra çekilmek.
(ev) boş durmak Fiil
boş kalmak Fiil
dimdik ayakta durmak Fiil
diklenmek Fiil
fikir değiştirmemek Fiil
geçit vermemek Fiil
vazgeçmemek Fiil
yol vermemek Fiil
caymamak Fiil
kıpırdamadan durmak Fiil
değişmemek Fiil
düşüncelerini değiştirmemek Fiil
düşüncelerinden ödün vermemek Fiil
çekilmemek Fiil
ilk defa ateş hattına girmek Fiil
sıkı durmak, sebat etmek.
(a) temsil etmek, simgelemek, göstermek, anlamına gelmek, ifade etmek, yerine geçmek.
“P.S.” stands
for “postscript”. (b) tarafını tutmak, savunmak, (c)
k.d. tahammül/müsamaha etmek, göz yummak.
aday olmak Fiil
adaylık koymak Fiil
serbest ticaretten yana olmak Fiil
(Br) milletvekilliğine adaylığını koymak Fiil
ırk hoşgörüsünden yana olmak Fiil
elinde hazır para bulunmak Fiil
(US) başkanlığa aday olmak Fiil
korumak, savunmak, müdafaa/muhafaza etmek.
apışmak Fiil
boş durmak Fiil
iştirak etmek, ortak olmak.
stand in awe of: korkmak, bir kimseye karşı korku ile karışık saygı
duymak,
stand in for: yerine geçmek, vekâleten görevini yapmak,
stand in with: araları iyi olmak, uyuşmak, anlaşmak.
bakakalmak Fiil
mektuplaşmak Fiil
birinin görevini yerine getirmek Fiil
sıranın kendisine gelmesini beklemek Fiil
önünü almak Fiil
yoluna çıkmak Fiil
borçlu kalmak Fiil
yanında durmak Fiil
tarafsız kalmak Fiil
hoş görmek Fiil
(a) uzak durmak, (b) razı olmamak, uymamak, muvafakat etmemek, (c) uzaklaştırmak, (d)
den. kıyıdan uzak seyretmek.
koyu bezir yağı: bezir yağını 600°F de ısıtarak elde edilir, boya ve vernik işlerinde kullanılır. İsim
(a) (temele) dayanmak, (temel üzerinde) durmak/bulunmak.
stand on one's own two feet (or legs):
kimseye muhtaç olmadan işlerini yönetmek,
mec. kendi yağı ile kavrulmak (b) üzerinde ısrar etmek,
stand on one's ground: davasından vaz geçmemek (c)
den. yoluna devam etmek, rotayı değiştirmemek.
tutanakta kayıtlı bulunmak Fiil
birşeyin üzerinde durmak Fiil
muhakeme edilmek
açık kalmak Fiil
(a) göze çarpmak/batmak, sivrilmek, belirmek, tebarüz etmek, (b) karşı koymakta direnmek/inat etmek,

mec. Nuh deyip peygamber dememek.
birşeye itiraz etmek Fiil
(a) dikkatle/yakından gözetlemek, gözünden ayırmamak, başında durmak.
He does not work unless one
stands over him: Başında durmadıkça çalışmaz. (b) ertelenmek, tehir edilmek.
birinin başında durmak Fiil
(a) (fikrinde/kararında vb.) direnmek, sebat etmek, kararından dönmemek, bildiğinden şaşmamak.
Many
people were angry with the government but the Prime Minister stood pat. (b) (pokerde) yeni kâğıt almamak.
değişikliğe razı olmamak, bildiğinden şaşmamak.
bir konuda fikir değiştirmemek Fiil
vekâlet etmek Fiil
nöbet tutmak Fiil
sergileme yeri
birine vaftiz babalığı etmek Fiil
kımıldamamak, hareketsiz durmak.
kefil olmak Fiil
dimdik ayakta durmak Fiil
gurur duymak Fiil
ayakta durmak Fiil
boyun eğmemek Fiil
dik durmak Fiil
başını dik tutmak Fiil
sınavı başarıyla geçirmek Fiil
hesabı ödemek Fiil
göreve çağırmak Fiil, Askerlik
esas duruşa geçirmek Fiil, Askerlik
hazır ola geçirmek Fiil, Askerlik
görev başına çağırmak Fiil, Askerlik
birşeyi gerçekleştirme olasılığı bulunmak Fiil
10 doları kaybetmeyi göze almak Fiil
uygun olmak, yakışmak.
başkalarına ikram etmek.
cömertçe para harcamak Fiil
yargılanmak, muhakeme edilmek.
(a) ayağa kalkmak, ayakta durmak, (b) dayanmak, dayanıklı olmak, (c) geçerli, muteber, yürürlükte olmak,
baki olmak, (d)
argo randevusuna gitmeyip birini bekletmek.
kendi çıkarını korumak Fiil
birini desteklemek Fiil
birini savunmak Fiil
birine direnmek Fiil
makas manevra tablosu İsim
taksi durağı İsim, Ulaşım
telefon masası
deneme yeri
namzetliğini koymak Fiil
milletvekili lliğine adaylığını koymak Fiil
şemsiyelik
ile ayni anlama gelir. mahkemede tanık yeri.
tanık/şahit kürsüsü. İsim
booth İsim
stall İsim
stand İsim
sales booth İsim
cubicle İsim
kiosk İsim
base İsim
pedestal İsim
rack İsim
stand-by

bk. stant