1. Fiil yakalamak, tutuklamak, tevkif etmek.
    The police apprehended the bandits 20 km away: Polis, 20 km ötede haydutları yakaladı.
  2. Fiil anlamak, kavramak.
    I apprehended the meaning of his gesture.
  3. Fiil (bir olayın vukuunu) tahmin etmek, sezmek veya korku/endişe/üzüntü ile beklemek.
    No one had apprehended
    any violence: Hiç kimse zorbalık olacağını tahmin etmedi.
  4. Fiil korkmak, endişelenmek.
    We apprehend calamities: Bir felaket olacağından endişe ediyoruz.
yakalama İsim, Ceza Hukuku