kaşınmak, gidişmek. I itch all over: Her tarafım kaşınıyor. My back itches: Sırtım kaşınıyor.
My mosquito bites are still itching: Sivrisinek ısırıkları halâ kaşınıyor.
kaşındırmak, gidiştirmek. My wool shirt always itches me.
itch for/after: sabırsızlanmak, şiddetli arzu duymak, dörtgözle beklemek, yerinde duramamak, (bela
vb.) aramak/aranmak. The boys were itching for the lesson to end. I am itching to tell him the news. He's itching for trouble: Başının belasını arıyor. He seems to be itching for a fight: Kavga için bahane arıyor/kaşınıyor. to itch after fame: şöhret peşinde koşmak.