1. ağır, kurşun gibi, âtıl.
    a leaden mass.
  2. kasvetli, kapanık.
    leaden air.
  3. kurşunî, kurşun renginde.
    leaden clouds. a leaden sky.
  4. sıkıcı, boğucu, ezici, bunaltıcı, tazyik edici, ağır.
    a leaden silence.
  5. tembel, ağır, bati, kayıtsız, kaygısız.
    He moved at a leaden pace.
    to feel leaden-limbed:
    kol ve bacaklarını kurşun gibi ağır hissetmek.
  6. değersiz, âdi.
  7. kurşun+, kurşundan yapılmış.
  8. ağırlaştırmak, yavaşlatmak, tembelleştirmek.
  9. kasvet vermek, sıkmak, bunaltmak.
gümrük mührü
kurşuni gök