1. (a) inşa/bina etmek, yapmak, dikmek, kurmak, (b) para sağlamak, yardım etmek, (c)
    k.d. misafir
    etmek.
    put up at a place: bir yerde konaklamak.
    put someone up (for the night): birini gece yatısına alıkoymak/misafir etmek. (d) sergilemek, göstermek, teşhir etmek, (e) aday göstermek, adaylığını koymak.
    to put up for president: başkanlığa adaylığını koymak.
    to put up for a constituency/for re-election. (f)
    esk. kavgaya son vermek, kılıcını kınına koymak, (g) konservesini yapmak, (h) yukarı koymak, yüksekçe bir yere yerleştirmek, kaldırmak, (i) sandığa/bohçaya koymak, istif etmek.
satış fiyatlarını koymak Fiil
muayenehanesini açmak Fiil
(doktor) yerleşmek Fiil
(a) dükkânı kapatmak, (b) bir girişimden vazgeçmek.
şemsiyesini açmak Fiil
10000 dolarlık sermaye koymak Fiil
açık artırmaya çıkarmak Fiil
100 , 000 dolarlık sermaye koymak Fiil
pot kırmak, falso/gaf yapmak, çam devirmek.
güvence vermek Fiil
iyi bir savunmada bulunmak Fiil
iyi bir savunmada bulunmak Fiil
karşı teminat vermek Fiil
dövüşmek, çarpışmak, kavga çıkarmak.
iyi (kötü) savaşmak/mücadele etmek.
iyi iş başarmak Fiil
komplo kurmak Fiil
bir ilan asmak Fiil
ilan vermek Fiil
bir dilekçe vermek Fiil
oyun sahneye koymak Fiil
afiş asmak Fiil
fiyatı yükseltmek Fiil
biri anısına heykel dikmek Fiil
çok direnmek Fiil
(a) birinin tarafını tutmak, onu savunmak, (b) birini hararetle tavsiye etmek.
bir vergiyi yükseltmek Fiil
bir çadır kurmak Fiil
bir gemiyi yüklemek için ayırmak Fiil
maval okumak Fiil
şemsiye açmak Fiil
aday tayin etmek Fiil
konuklamak Fiil
otele inmek Fiil
bir otele inmek Fiil
geceyi bir handa (bir otelde) geçirmek Fiil
iş ilişkileri kurmak Fiil
fiyatları yükseltmek Fiil
aday olmak Fiil
patenti ilan etmek Fiil
tescil etmek Fiil
parlamento adayı olmak Fiil
açık artırmaya koymak Fiil
müsabakaya koymak Fiil
parlamentoya aday olmak Fiil
satışa çıkarmak Fiil
sekreterliğe başvurmak Fiil
bir otele inmek Fiil
varillere koymak Fiil
(aldatma niyetiyle) bilerek planlanmış olay
mücadeleye pek gönüllü olmamak Fiil
para koymak Fiil
bir teşebbüs için para koymak/yatırmak.
!: (a) bahse var mısın? kendine güveniyorsan çık meydana! (b) ya iddianı ispat et, ya da sesini kes.
öğrenciyi kayıt ve kabul etmek Fiil
hafta sonu birini misafir etmek Fiil
işini bitirip başka yere taşınmak Fiil
...'ini öne sürmek Fiil
evlilik kâğıtlarını asmak Fiil
bir girişim için para yatırmak Fiil
birine bir haber vermek Fiil
emekli aylığını artırmak Fiil
emeklilik maaşını yükseltmek Fiil
vergi oranını yükseltmek Fiil
kirayı yükseltmek Fiil
kirayı 20 dolar artırmak Fiil
kepenkleri kaldırmak Fiil
pancurları kapatmak Fiil
kılıcını kınına koymak, savaşa son vermek.
kışkırtmak, tahrik /teşvik etmek.
Someone must have put him up to it: Muhakkak onu bu işe birisi
kışkırtmıştır.
put a horse to/at a fence: atı (atlamak üzere) engele sürmek.
birine arzetmek, birinin oyuna/arzusuna sunmak.
I put it to you: Sizin oyunuza/arzunuza bırakıyorum.
yolcuları konaklatmak Fiil
dayanmak, sabretmek, çekmek, tahammül etmek, müsamaha etmek.
bir hakareti yutmak Fiil
kötü bir yemekle yetinmek Fiil
kurallara uymak Fiil
ağız kokusunu çekmek Fiil
!: Eller yukarı! Teslim ol!
put up one's hands: ellerini yukarı kaldırmak, teslim olmak.
patenti tescil ettirmek Fiil
kahır hrııni çekmek Fiil
satış fiyatı (satın aldığı mallar için müşterinin ödeyeceği peşin fiyat ; sabit satış fiyatı ; satış
fiyatını yazmak ; satış fiyatlarını koymak ; satı
bir ev için satılık ilanı vermek Fiil
dinlenmek, istirahat etmek.
(kız) saçlarını topuz yapmak.
birini çok kızdırmak Fiil
klüp üyesi olarak önermek Fiil
birini bir suç işlemeye kışkırtmak Fiil
birini haberdar etmek, birine anlatmak/bilgi vermek/öğretmek.
He put her up to all the ways of avoiding tax.
birinin canını sıkmak, bizar etmek, kızdırmak.
He always puts my back up by making those silly jokes.
kızdırmak, öfkelendirmek.
US Br açık artırmaya çıkarmak Fiil
mezata çıkarmak Fiil
açık artırmayla satmak Fiil
savunmaya geçmek ya da iletişimi kesmek Fiil
korkutmak, endişelendirmek.
birini ürkütmek Fiil
kızmak, canı sıkılmak, tepesi atmak, küplere binmek.
She gets her back up whenever her younger brother
makes fun of her dates.
gizlice/kurnazca hazırlanmış, hileli, dalavereli.
a put-up job: hileli iş, tuzak. Sıfat
(a) birine birşey hakkında bilgi vermek, (b) birine bir şeyin yolunu/usulünü göstermek.