shouldering -> shoulder

  1. İsim omuz.
  2. İsim
    shoulders: sırt, iki omuz ile bunların arasında kalan beden kısmı.
  3. İsim hayvanın sırt kısmı.
  4. İsim kürek eti.
  5. İsim elbisenin omuz kısmı.
  6. İsim destek olan şey.
  7. İsim omuza benzer çıkıntı.
  8. İsim dağ yamacı.
  9. İsim, Askerlik2
    shoulder angle ile ayni anlama gelir. tabya siperinin koltuğu.
  10. İsim banket, yolun iki tarafında kaplama kenarı ile hendek eğiminin başlama çizgisi arasındaki şerit.
  11. Fiil omuzlamak, omuz vurmak, omuzu ile itmek.
    to shoulder someone aside.
  12. Fiil (sorumluluğu) yüklenmek, üzerine almak, deruhde etmek.
    to shoulder expenses.
  13. Fiil desteklemek, omuz vermek.
çok ağır sorumluluk taşımak, ağır sorumluluk altında olmak.
kavgaya hazır.
to have a chip on one's shoulder: kavgaya bahane aramak/öfkesinden yanına varılamamak.

He's got a chip on his shoulder today; I think he's had an argument with his wife.
birine sığınmak, acındırmak, merhamet dilenmek.
sığınmak Fiil
merhamet dilenmek Fiil
subaylığa terfi ettirilmek Fiil
kavgaya hazır olmak Fiil
öfkesi burnunun ucunda olmak Fiil
büyük gayret sarfetmek, (işe) dört elle sarılmak.
çalışmaya koyulmak, birisine yardıma koşmak
oğlunun borçlarını üstlenmek Fiil
omuz atarak kalabalığı yarmak Fiil
omuzdan kullanmalı Sıfat, Askerlik
omuzdan atılan Sıfat, Askerlik
kendini zorlamak Fiil
kuvvetine fazla güvenmek Fiil
şarampol
birinin omuzuna vurmak Fiil
soğuk davranış, yüz vermeyiş.
give someone the cold shoulder: birine yüz çevirmek, iltifat etmemek. İsim
omuz çıkması İsim, Tıp
omuz çıkığı İsim, Tıp
omuz çevirmek Fiil
sırt çevirmek Fiil
yan-şerit: yol kenarında zaruret halinde arabaların çekilip durmasına elverişli sert zeminli yol şeridi. İsim
ağırlık ve sorumluluk taşıyabilecek gücü olmak Fiil
(a) Bütün kuvvetimle yumruğu aşkettim, (b) Verip veriştirdim, açtım ağzımı yumdum gözümü.
oğlum omuzuma gelmek yor
birinin omuzuna hafifçe vurmak Fiil
ince dilinmiş tütsülenmiş domuz eti (kol kısmından).
omuz protezi İsim, Tıp
yumuşak banket, yol kenarındaki yumuşak şerit. İsim
açıkça, dobra dobra.
birinin omuzuna vurmak Fiil
birinin omuzuna hafifçe vurmak Fiil
muylu yatağı
(a) soğuk davranmak, yüz vermemek, istiskal etmek, (b) görmemezlikten gelmek, kaçınmak, sakınmak.
üzerine bir yükümlülük almak Fiil
silahı omuza almak.
shoulder arms! silah omuza!
silah omuza
omuz kayışı, hamayıl.
kürek kemiği.
omuz kemeri.
omuz siperliği.
örgülü apolet.
apolet.
vatka yüksek mevsimle
mevsim dışı arasında kalan takvim dönemi
kulunç
patch ile ayni anlama gelir. kolçak, kolluk, pazıbent: askerlerin kollarına taktıkları anlamlı kumaş parçası.
birlik kol sembolü.
omuz mesafesi İsim, Ulaşım
ara sezon İsim, Turizm
omuz çekimi (sinema filmi ve televizyonda , bir kişinin omuzdan yukarı çekimi
apolet.
ispat yükünü üstlenmek Fiil, Hukuk
ispat külfetini üstlenmek Fiil, Hukuk
suçu yüklenmek Fiil
suçu yüklemek Fiil
sorumluluk üstlenmek Fiil
omuz omuza, birlikte, elbirliği ile.
dipçikli silah.
tüfek omuza: sağ elle tüfeğin dipçiğinden tutup namlusunu omuza dayama (hareketi ve komutu).
dayanışmak, birbirini desteklemek, omuz omuza vermek.